Sönmez seher-i hâşre kadar şiir-i kâdim
Bir meş’aledir devredilir elden ele”
Yahya Kemal eski şiirimiz hakkında böyle diyor. Büyük şairimiz şiirlerinin önemli bir kısmını eski tarz yazmış, kendi ifadesiyle söylemiştir. Bu yazımızda kadim şairlerimizden mısralar mırıldanmak geldi içimden. Sevgilinin civarına dair.
“Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim.”
Başlangıcı Ahmet Paşa ile elestbezminden yapalım, sevgilinin gözünün sunduğu merhaba mest etmiş ta ezelden. Dünyaya geldikten sonra ise hiç bilmemiş kimseleri…
“Sanman ki sefâdansemâh-ı râh ederim.
Döner döner bakarım, kûy-i yâre âh ederim.”
Şeyh Galib Dede Hazretlerinin dönmekten kastı Mevlevi semaı olsa gerek. Semada baş sağa doğru eğik ve yukarıya doğru bakar. Belli ki sevgilinin köyü yukarılarda bir yerdedir Dedeye göre.
“Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yohreh-i aşkında fenâdan gayrı”
Fuzuli ise sevgilinin yakınlarında bulunmakla, beladan başka bir şey elde etmediğini, zaten aşkının yolunda yok olmak dışında bir isteğide bulunmadığını söylüyor.
“Anı hoş tut garîbindir efendim işte biz gittik
Gönül derler ser-i kûyunda bir divânemiz kaldı”
Hayalî ise çoktan gitmiş olsa da cismen, gönlü sevgilinin yakınlarında kaldığı için bir emanet olarak gönlünü hoş tutmasını istirham ediyor sevgilisinden.
“ Kûyuna varmaz rakîbâhımdan eyler ictinâb
Atılır zîra ki şeytân üstüne gökten şehâb”
Derunî kendi gidemese de rakiplerinin de sevgilinin yakınlarına varmasını, şeytana taş atar gibi çektiği ahlarla engellediğini söylüyor.
Şairi meçhul bir beyitte;
“Kûy-ı dildârı koyup taglara çıktı Ferhâd
Olmadı yine seri kayd-ı belâdan âzâd
Sevgiliden uzaklaşıp dağlara çıksa da Ferhat, beladan kurtulamadı deniliyor.
“Kuy-ı mahbub-ı Huda”, Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz Efendimiz ve civarı Medine’dir. İlahi bakış buraya yönelmiştir. Efendimizin makamına edeple yönelmek gerekir buyuruyor Nabi.
“Sakın terk-i edebdenkûy-ı mahbûb-ı Hudâ'dır bu,
Nazargâh-ı İlâhî'dirMakâm-ı Mustafâ'dır bu.”
Aşk kadim anlayışımızda mecaziden hakikiye, Leyla’dan Mevla’ya doğru olduğuna göre, Hazreti Yunus’un Yaratandan dolayı hoş görmesi cümle mahlûku bundan olsa gerek.