İnsanlar ister İslam, ister başka dine mensup olsun, ibadetini özgürce yapmalıdır. Ancak ibadetini yaparken inandığı değerler adına yapmalı, başkalarını tahrik edecek, belli düzen ve disiplinleri yok edecek şekilde yapılmamalıdır.
Yıllarca kanayan yara, başörtüsü sorunu siyasetçilerin aklıselim hareket etmesi ile çözüme kavuşturuldu. Bunun gibi diğer insan hak ve özgürlükleri ile ilgili problemlerde aklıselim hareket edilerek ülkemizde çözüme kavuşturulmaya çalışılıyor.
Ama yukarıda anlattığım gibi bu olumlu süreçler devam ederken, insanları tahrik etmeye çalışan ülkemizi karıştırmaya çalışanlar da azımsanmayacak derecede fazla.
‘Toplu halde namaz kılan askerlerin namaz kılmasını engelleyen teğmene şok ceza’ şeklinde gazetemizde de haber olan ve Kayseri Adliyesi’nde görülen bir dava var. Bu dava yerel mahkemede tamamlandı, aldığımız bilgiye göre teğmene 20 yıl hapis cezası verildi. Bu konuyu biraz irdelemek istiyorum.
İbadet özgürlüğü ile fikrimi, yazımın başında belirttim. Yaşanan olayı ilk önce hatırlatayım. Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Destek Grup Komutanlığı’nda teğmen olarak görev yapan Celalettin G. nöbet gününde aynı yerde askerlik görevini er olarak yapan 5 askerin koğuşta toplu namaz kıldıklarını görüyor ve odasına çağırarak, askerlere ‘namazınızı koğuş yerine mescitte kılın’ diyor.
Bu olay sonrası askerler teğmenden şikâyetçi olup, komutanlarının kendilerini çağırarak teğmenin nöbet silahını üzerilerine doğrultup tetik düşürmek sureti ile namaz kılmamaları yönünde tehdit ettiklerini söylüyorlar. Yapılan yargılama sonucunda ise teğmene 5 müşteki için ayrı ayrı 4 yıl olmak üzere toplam 20 yıl ceza veriliyor.
Mahkemenin kararı işin doğrusu beni şaşırttı. Devletin bütünlüğüne kast eden FETÖ terör örgütü üyelerine bile bu kadar ceza verilmezken teğmene 20 yıl ceza verilmesi çok ilginç. Şimdi bu durumu yine değişik açılardan incelemek lazım. Askerler neden mescit yerine koğuşta namaz kılıyor. Bu askeri disiplini bozmak değil midir? Oradaki komutan, bu disiplini sağlamakla sorumlu değil midir? Acaba komutan askerleri odasına çağırdığında silahla gerçekten tehdit etti mi, yoksa askerlerin kurgusu mu? Bu durumu ben bilmiyorum. Ama bu bir gerçek ki bu karar için söylemiyorum ama son dönemlerde hukuk ve adalete güven son derece azalmış durumda. Bazı yargıçlar siyasetçilere hoş görünme adına kararlarında hukuka uygun davranmadıkları yine meslektaşları tarafından iddia edilmektedir.
Bu durum insanların yargıya güvenini gerçekten sarsmaktadır. Yine son sözümü, insanların hak ve özgürlüğünün inanç hürriyetinin korunması gerektiğini düşündüğümü belirterek, ibadet ve özgürlükler başkalarının hak ve özgürlüklerini engellememesi, devlet disiplinini bozmaması gerektiğini düşünüyorum.