İnsanlar bırakın et, süt almayı, ekmek almakta bile zorlanıyor. İşsizlik artmış, geçim sıkıntısı had safhaya ulaşmış, çöplerden yiyecek toplayanların sayısı her geçen gün çoğalıyor. Bizler Bosphorus otelde boş muhabbetler ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da, CVK Bosphorus Hotel’de Kayserili iş insanları, bürokratlar, akademisyenler ve STK temsilcilerinin katılımıyla yedincisi düzenlenen bir kahvaltı programı gerçekleştirildi. Organizasyonun ev sahibi, Kayseri Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu Genel Başkanı Muhammed Ali Temel idi. Kayseri’den birçok siyasetçi, iş insanı, bürokrat ve gazeteci de bu etkinliğe katıldı. Sağ olsunlar, bizleri de davet ettiler ama program yoğunluğumuz nedeniyle iştirak edemedik.
Şimdi, her şey bir kenara… Bu toplantının şehrimize ne gibi bir faydası oldu?
Bu tür programlar, birlik ve beraberliği pekiştirme amacı güdüyorsa ne mutlu! Ancak her yapılan organizasyonun, bir amacı ve sonuçları olmalı. Etkinlik sonrasında bir "sonuç bildirgesi" yayınlandı mı? Kayseri’ye ve Kayserililere ne gibi katkılar sağlandı? Yoksa yine dostlar alışverişte görsün diye mi toplanıldı?
Sofralar Kuruluyor da Fakirin Masasında Ne Var?
Ramazan ayına sayılı günler kaldı. Ülkenin ekonomik durumu malum. İnsanlar bırakın et, süt almayı, ekmek almakta bile zorlanıyor. İşsizlik artmış, geçim sıkıntısı had safhaya ulaşmış, çöplerden yiyecek toplayanların sayısı her geçen gün çoğalıyor.
Peki, CVK Bosphorus Hotel’de yapılan kahvaltıda oturan siyasiler, iş insanları, bürokratlar bu gerçeği düşündüler mi? Fakirin sofrasına ne koyacağını konuşan oldu mu? Yoksa kahvaltının lezzeti ve otelin lüks atmosferi arasında bu gerçekler unutulup mu gitti?
Bir tane somut karar alındı mı? Kayseri’yi daha güçlü temsil etmek adına herhangi bir adım atıldı mı? Ramazan yaklaşırken ihtiyaç sahipleri için bir fon oluşturulmasına yönelik bir proje geliştirildi mi? Yoksa yine sadece konuşulup, güzel hatıralarla günü mü kapattılar?
Elbette, birçok iş insanı Ramazan ayında yardım dağıtıyor. Ancak benim bahsettiğim şey, bireysel yardımlardan çok daha büyük ve organize bir hareket. Kayseri'nin tüm gücünü birleştirecek, siyasetten bürokrasiye, iş dünyasından belediyelere kadar herkesin elini taşın altına koyacağı bir dayanışma hareketi…
Ama görünen o ki, bu programların sonucu sadece keyifli kahvaltılar ve hasret gidermelerden ibaret.
Sonuçsuz Toplantılar ve Harcanan Kaynaklar
Benzer bir toplantı Kayseri’de de yapıldı. Onu da çok detaylandırmaya gerek yok. Mesele, toplantıların nerede yapıldığı değil; mesele, içinin ne kadar dolu olduğu!
Bunca toplantı, bunca organizasyon… Peki, bu etkinliklerin masrafları kim tarafından karşılanıyor? Kamu bütçesinden mi? TMSF'ye geçen şirketlerin kasasından mı? Yoksa, ülkemizin kaynaklarını sömüren büyük sermaye gruplarından mı? Birileri “Hesap bizden” mi diyor?
Bunları konuşmamız gerekiyor. Çünkü her harcanan kuruşun bu ülkenin insanına fayda sağlaması gerekiyor. Lüks otellerde yapılan toplantılar yerine, ihtiyaç sahibi insanların sofralarına bir tabak yemek koyacak projeler geliştirilmeli.
Gerçek Gücümüzü Gösterelim!
Bizim güçlü iş insanlarımız var. Güçlü siyasetçilerimiz var. Güçlü bürokratlarımız var. Peki, neden bu güçleri bir araya getirip, gerçekçi ve somut adımlar atamıyoruz?
Enerjimizi boşa harcamayalım. Ramazan ayında, ihtiyaç sahibi hiçbir insanı yüzüstü bırakmayalım. Kayseri’nin potansiyelini, halkın refahı için kullanalım. Bu tür organizasyonlarda, sadece kahvaltı yapmaya değil, geleceği inşa etmeye odaklanalım.
Aksi takdirde, toplantılar düzenlenir, güzel fotoğraflar çekilir, birkaç süslü cümle kurulur ve sonra herkes hayatına kaldığı yerden devam eder. Ta ki bir sonraki “kahvaltılı toplantı”ya kadar…
Gerçekten değişim istiyorsak, bunu göstermenin vakti çoktan geldi de geçiyor!
Kalın sağlıcakla…