eden bir sembolü vardır. Bu açıdan bakıldığında sembollerin kendisini oluşturacak bir fikre, fikirlerin de kendilerini en kısa ve öz biçimde başkalarına iletecek bir sembole ihtiyacı vardır.

Sembollerin ifade ettiğini çoğu zaman başka şeylerle ifade etmek güçtür. Söze döküldüğünde saatlerce konuşulacak, yazıya döküldüğünde kitaplar dolduracak anlamlar genellikle bir sembolle dile getirilebilir. Ayrıca bu türden bir sembol, sembolün ifade ettiği düşüncenin etrafında toplanan insanların mücadeleleriyle giderek güçlenir. Uğrunda ölünebilecek bir değer haline gelir. Her ülke için bayrak böyledir mesela. Sonra Nazilerin gamalı haçı, komünistlerin orak çekici, anarşistlerin daire içindeki A’sı, futbol kulüplerinin renkleri (Beşiktaş’ın kara kartalı, Galatasaray’ın aslanı, Fenerbahçe’nin kanaryası) ilk akla gelenlerdir ve örnekleri rahatlıkla çoğaltılabilir.

Doğal olarak ve taşıdığı daha başka işlevsel özelliklerinden dolayı semboller siyasi partiler için de vazgeçilmez. Bu açıdan bakıldığında ihtiyaçlarını karşılamak için bir ambleme sahip olsalar bile Türkiye’deki bir çok siyasi parti amblem konusunda şanslı değildir. Örneğin Turgut Özal’ın Anavatan Partisi için hazırlattığı petek dokulu arı kanatlı Türkiye haritalı amblem çok başarılı bir çalışma değildir. Teknik açıdan eksiği olmasa bile, sembol üretebilecek bir düşünsel altyapısı olmadığı için Anavatan Partisi (üstüste bir kaç iktidara geldiği halde) kendisini daha ileriye taşıyacak, insanları daima çevresinde tutabilecek bir sembole sahip olamamıştır. Çok bilinen bir diğer örnek MHP’nin üç hilalli amblemidir. Üç hilal hem MHP’nin yandaşları açısından, hem de muhalifler açısından son derece güçlü bir semboldür. Fakat en sağlam ülkücünün bile üç hilalin temelde hangi anlama geldiği hakkında bir fikir sahibi olduğunu sanmıyorum.

 

İşte bu iki örneğin karşısında CHP ve altı oklu amblemi çok özgün bir örnek olarak duruyor. CHP, 9 Eylül 1923’te bizzat Atatürk tarafından kuruldu. 1927 yılına kadar dört tane oku vardı. Cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik ve laiklik. O tarihte Chp’nin bir amblemi var mıydı? Bu ilkeler yine oklarla mı belirtiliyordu bilmiyorum. 1935 yılında bu ilkelere devletçilik ve devrimcilik eklendi. İlkeler ve dolayısıyla altı ok tamamlanmış oldu.

CHP kurulduğu günden itibaren, ambleminde oklarla ifade edilen ilkelerden birini veya birkaçını ön plana çıkararak politika üretti. Bu yüzden örneğin halkçılığın ve inkılapçılığın ön plana çıkarıldığı dönemlerde sosyalist bir partiye benzedi. Laikliğin ön plana çıktığı zamanlarda katı bir şekilde İslam karşıtlığı yaparken gördük. Günümüzde ise rahatlıkla anlayabileceğimiz gibi Ulusçuluk ve Devletçilik umdeleri diğer umdelerin önüne geçmiş durumda.

 

Oklar Nereye Gidiyor?

CHP amblemini oluşturan altı ok biçimsel olarak aynı merkezden çıkar. Ve hepsinin yönü de doğal olarak ileriye ve geleceğe doğru gitmektedir. Bununla birlikte oklar belli açıyla dizilmiştir ki, bu diziliş, okların güneş ışınlarını, yani aydınlığı ifade etmek için tercih edilmiş olabilir. Bu özellik de amblemin olumlu yanlarından biridir. Kaldı ki buraya kadar CHP ambleminin; Atatürk tarafından kurulan bir partinin, Atatürk’ün ortaya koyduğu ve savunduğu bütün değerleri anlamlı kılan bir sembol olması gayet doğaldır. 

Buraya kadar herşey normal seyrinde görünüyor. Fakat, geçtiğimiz aylarda 89. Kuruluş yıldönümünü kutlayan CHP’nin altı okunun bir tek hedefe doğru yönelmemiş olması ciddi bir karmaşıklığa neden oluyor. Altı okun herbirinin farklı yönlere ilerleyişi adeta CHP’nin sürekli iç muhalefetle, olağanüstü kongrelerle boğuşmasının nedenlerinin aranabileceği bir ipucu olabilir. Hedefin tek olmayışı zaman zaman bu oklardan birinin ilke olarak ön plana çıkmasına, diğerlerinden baskın çıkmasına da neden oluyor. 

Dünya ölçeğinde yaşanan değişimlere göre zaman zaman ayarlama yapmak da gerekiyor. Çünkü, devlet, millet, devrim, cumhuriyet ve demokrasi gibi kavramlara sürekli eklenen ve yenilenen yaklaşımlar sözkonusu. Yeni yaklaşımlara ayak uydurma konusunda gösterilen direnç CHP’nin çağın gerisinde kaldığı düşünceleri ve tavırları doğuruyor. Öte yandan gelişmeler karşısındaki konumu nedeniyle CHP’yi belirleyen ilkeler arasında ciddi çatışmalar ve tutarsızlıklar meydana geldiği de ortada. Yoksa ne olacak bu CHP’nin sonu tartışmaları bir yerde son bulabilirdi. Ya da biteviye toplanan