Geçtiğimiz haftalarda Ayasofya Camii açıldı. Cuma hutbesi de o günden beri ülkemizin siyasi gündemine oturdu. Sebebi ise Fatih Sultan Mehmet’in vakfiyesindeki bedduanın hutbede Diyanet İşleri Başkanı tarafından tekrar edilmesiydi. Evet, mülhak vakıfların vakıf senetlerinde, o vakfın hangi hizmetlerde bulunacağı belirtilir. Vakfın amaçları dışında kullanılması, gelirlerinin suiistimal edilmesi durumunda da her vakfiyenin sonunda bir beddua vardır. Bu bedduaların sebebi, vakfın hizmet edeceği kamu alanlarına verilen önemdir. Vakfın adının ve gelirlerinin zimmete geçirilmesi, kötüye kullanılması ve vakfın zarara uğratılması, doğrudan veya dolaylı olarak kamunun zarara uğratılmasıdır. Bunu dünyada önlemek, ahirette bedelini ödetmek için o beddualar yapılagelmiştir.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ninsebep olduğu arsa suiistimali her hangi bir şekilde hayra teviledilecek gibi gözükmüyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin kamuyu zarara uğratarak birilerini arsa zengini yapması, rantiyecilere kamu kaynaklarını peşkeş çekmesi, dini ve ahlaki olarak herhangi bir şekilde tevil edilemeyecek durumda. Belki hukuki olarak kılıfı bulunmuş olabilir. Ama milliyetçi, muhafazakâr bir anlayışın bu tür uygulamaları el altından yapıyor olması affedilir bir şey değildir. Ülke gündemini takip edenler hatırlayacaktır. CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi ve eşi Battal İlgezdi’nin kamuyu zarara uğratarak sahip oldukları rezidanslar milliyetçi,muhafazakar gazetelerde uzun süre gündemde tutulmuştu. Sonra yakın zamanda köşe yazarı Yılmaz Özdil’in ‘yürüyen arsa meselesi’ de hem iktidar, hem de iktidara yakın basın camiasında dillere dolanmıştı. Bu tür haksızlıkları ve yolsuzlukları siyasi rakipleri yapınca sonuna kadar üzerine gidenler tarafından, aynı ya da benzer haksızlık ve yolsuzlukları el altından yapması affedilemez. Çünkü şehrin, belediyenin uğradığı zarar milyonlarla, eski para ile trilyonlarla ifade ediliyor.
Şöyle mi düşünmemiz gerekiyor? Başkan Memduh Büyükkılıç ve üst düzey yöneticileri Cuma hutbesinde dinledikleri ‘Allah yakınlara iyilik yapmayı emrettiği’ için mi, böylesi iyilikleri yakınlarına ve akrabalarına yapıyorlar?Peki Allah’ın yasakladığı çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı, dahası Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en temelinde yer alan ‘adaleti’ çiğnemeyi nereye koyacağız?
Yılmaz Özdil’in arsası için ‘yürüyen arsa’ ifadesi kullanılmıştı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nde ise ‘yürütülen arsalar’ söz konusu. Şayet böyle bir işlem CHP veya başka bir parti tarafından yapılmış olsaydı ne denilecekti? Elinizi vicdanınıza koyun, onu da düşünün.
Son olarak şunu belirtelim. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki problemli arsa ihalesi ile ilgili haberlerimiz muhalif gazeteler tarafından çokça paylaşıldı. Eğer bu haberimiz hükümet taraftarı gazeteler tarafından paylaşılmazsa yine bir adaletsizlik olacak. Üstelik çoğu zaman yapıldığı gibi bu haber sadece bir karalama kampanyasıymış havası uyandırılacak. ‘Meyve veren ağaç taşlanır’ diyerek üste çıkılmanın yolu bulunacak. Böylelikle Kayseri halkının, tüy bitmemiş yetimin hakkı buhar olup gidecek. Bunun dünyada da, ahirette de vebali var. Biz bu haberleri yaparak üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyoruz.
Sevgiyle kalın…