Kamuya ait basit bir inşaat veya onarım ihalesinde dahi ihaleye katılacak olan firmalardan, başta yeterli miktarda hak ediş ve şirket ana sözleşmesinde talip olacağı iş ile ilgili sektörel yeterlilik istenirken, milyonlarca üreticiyi yakından ilgilendiren böyle bir ihalede, hiçbir sektörel yeterlilik istenmesi akla bir çok şeyi getirmektedir. Nasıl oluyor da gerek gıda sektörü, gerekse şeker sanayi ile hiçbir ilgisi olmayan, ticaret sicil kayıtlarında tescil edilen sermayesinin satın alacağı şeker fabrikasının satış bedelinin çook altında ve fabrika satış miktarından fersah fersah altında sermaye yapısına sahip olan firmalara bu fabrikalar satılabilmiştir. Maalesef hazırlanan şartnameye gıda sektöründe en küçük bir ticari aktivitesi olmayan, inşaat ve tekstil firmalarına bu fabrikalar satılmadan önce neden bu şirketlerde sektörel yeterlilik aranmamıştır. Yoksa bu fabrikalar şeker üretiminde en az beş yıl devam etmeleri gerekirken bu hüküm şartnameden çıkarılmış mıdır?

Şeker Pancarı tarımı, tarımsal sanayinin en önemli ham maddesini üretmenin yanında gereksel kırsal alandaki istihdama, gerekse havadaki karbondioksiti oksijene çevirmede ciddi katkıları olan bir faaliyettir. Milyonlarca çiftçinin gelir kaynağını oluşturan pancar tarımı, diğer tarımsal faaliyetlerin de anası sayılır. Pancar ekilen tarlada bir sonraki yıl ekilecek olan hububatta rekolte yüksek olur. Pancar tarımı için alınan tarım alet ve makinaları, diğer bir çok ürünün üretiminde de olumlu etkilere sahiptir.

Son yıllarda ithalat yapmak zorunda kalınan kasaplık, süt ve damızlık hayvancılığa yaprağıyla, küsbesiyle ciddi katkılar yapar ve üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesindeki en güçlü etkendir. Şeker Pancarı, özellikle İç Anadolu şartlarında çiftçilerimiz için en verimli münavede bitkisidir. Küçük ve orta büyüklükteki tarım işletmelerinde gizli işsizliğin önüne geçen bu ürün için tarım otorileri “Eğer bu ürün bulunmasaydı mutlaka icat edilmesi gerekirdi” derken neden şeker sanayinde aktif olarak çalışmakta olan şeker fabrikaları böylesine acemiliklere kurban edilmiştir. Bakanlarımıza soru soran gazetecilerin (Badigard mı danışman mı ne olduğu belirsiz) danışmanlar tarafından önleri kesilerek işini yapmakta olan gazeteciler engellenerek ayıplanacağına(!) böylesine ciddi konuların ehil insanlar ile yürütülmesi gerekmez mi? Sayın Cumhurbaşkanımızın metal yorgunluğu gösterdiklerini iddia ettiği bürokratlar ayıklanmadıkça bu hata ve yanlışların arkası gelmeyecektir.

Şeker Fabrikalarımızın ambarlarında yüzlerce ton şeker bekletilmekte olduğundan dolayı bu sektörün işlerliği yavaşlatılıp durdurulmak istendiği açıkça belli oluyor ancak, pancar üreticisinin alternatif ürünlere yönelmesi halinde bu fabrikaların birer demir yığını haline geleceğini, başta Ortadoğu ve körfez ülkeleri gibi şeker satışında yakın hedef ülkelere pazarlama imkanları varken şeker üretiminin önünün kesilmesinin çok büyük bir hata olacağını defalarca yazdım ve yazmaya da devam edeceğim. Bazılarının doğruya da yanlışa da yalakalık yaparak “yaşa, Varol” diye alkışlarken birilerinin yapılmakta olan yanlışları dile getirerek “kral çıplak” diye dile getirmezse, bu ülke yapılacak olan yanlışların önünü alamaz. Bu ülke hepimizin, daha iyiye daha güzele gitmek için mutlaka yanlışlar dile getirilmeli ve reel, gerçekçi çözüm yolları üretilmelidir. Aksi halde düşeceğimiz kötü durumlardan sevinecek düşmanımız çoktur. Bir saldırı halinde kaçıp sığınacağımız bir başka Türkiye olmadığı gibi Türkiye beş kıtada yaşayan Müslümanların imdad için bekledikleri ülke olarak kıyamete kadar yaşayacaktır. Dört bir yanımızdan teröristleri ile sınırlarımıza, finansal araçları ile de ekonomimize saldırmaya devam ettikleri sürece de savaşımız devam edecek ve inancımız ve azmimiz ile zafer mutlaka bizim olacaktır.

Güvenlik güçlerimiz yurt içinde ve dışındaki düşmanlarımız ile savaşırken, bizler de elimizdeki kalemlerimizle yanlışları gösterirken doğruları da ortaya koymaya devam edeceğiz. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin, Amin.