Elbette algılarımızın ve tasavvurlarımızın bir doğası-doğal mecrası vardır.
Duygu ve Düşüncelerimiz- öngörülerimiz-hayallerimiz vs.de böyledir.
Var kılınan her ne var ise şu alem de, hep şeyin bir gerekliliği bir doğası-
fıtratı olması bakımından hem hazret ve hem de birbirinin yerini alamayacak
mahiyette biriciktir.
Bilgi (eşya hakkında ki malumat) de böyle bir mahiyet arz eder.
İlim(varoluşsal hakikat ile ilgili hikmet ve marifet) olmadan bunların sınırlarını
belirlemek mümkün değildir.
Yani eşya üzerinden (Kesret) elde edilen bilgi-malumatın oluşturduğu mantık
kavrayışı içinden oluşmuş bilgi disiplinleri ile Din –Elçi ve inzal olan İlahi
Vahyi (İlim) anlamak sonuçsuz ve anlamsız bir çabadır.
Bir ustanın-mühendisin bir evi yapmak için ölçülerini tespit edip bir şekil-proje
çizmesi ve buna göre gerekli araç gereçleri temin ederek ev yapması elbette
kendi sınırları içinde olması gereken eşyanın tabiatı gereği bir şeydir.
Ve fakat bu mantıkla Sünneti nebeviden bir davet projesi çıkarmak meyve
yerine onun naylondan benzerini üretmekten farksız bir şey değildir.
O meyvenin varlık nedeni olan lezzetini nasıl projelendireceksin…!?
İnsanı en mükemmel proje olarak görmenin nedeni enginer bir Allah
tasavvurudur ki bu sakat bir tasavvurdur.
Dini inşaat malzemesi haline getiren modern Müslüman inşaatçıların
mütehhitlerin- kooparatif başkanlarının itikadi sorunları vardır.
Derin akaidi hastalıkları bulunmaktadır…