Dönemin alim ve büyük sufileri onu ziyaret eder istifade ederlerdi.
Züht ve takvanın mümtaz simasıdır.
Kefeni seccadesiydi.
Şimdi mısırda kendi adı verilen 'Rabiat-ül Adeviye' meydanında, ruhaniyetinin sirayet ettiği
seccadesini kefeni olan milyonlarca müslüman onun adını sembolleştiren bir diriliş direnişi var.
İhvan-ı Müslimin, 1928 de, Hasan el Benna yı mürşid seçen yedi kişi tarafından, ingiliz işgali altındaki mısırda, toplama kamplarında bu işgale direniş için kurulmuş bir organizasyondu.
köklerini şazeli geleneğinden alan, bütün müslümanların birliğini-vahdetini amaç edinmiş bir soylu direniş...
Yetiştirdiği alimler, islam coğrafyasının ufkunun işgalci ingiliz-fıransız-italyan vs ehli küffarın kararttığı bir zamanda ışık olmuştu.
İslam coğrafyasında İran devrimide dahil ihvan-ı müsliminden etkilenmemiş bir hareket yoktur.
Ve şimdi, bu meydanda, ölecek ama asla öldürmeyeceğiz, sloganını şiar edinmiş, kefenini secade kılmış, seccadesi üzerinde vurulup kefenlenen milyonlar var.
Hiç bir mezhep-meşrep-ırk gözetmeksizin bütün müslümanları ta yüreğinden kavrayan kasıp kavuran bir yüce duyguyu diriltip aşka çeviren bir mahşeri yaşatıyorlar.
Ölümü sevdiren bir diriliş hikayesidir bu.
Ölmeden önce ölmenin bir hikayesidir bu.
Büyük cihad ile küçük cihadın aynı vakte düşüşüdür bu.
R4bia bir okuldur.
Gelecek bu okuldan mezun olanlarındır...