Gerek televizyondan gerekse radyodan olsun dönemin kitle iletişim araçlarıyla halk, darbe girişimi konusunda ‘bilgilendirilmişti’. Fakat bu sefer tersi oldu. 28 Şubat manşetleri de yoktu, 12 Eylül manşetleri de. Belki de tarihinde ilktir, 15 Temmuz gecesi medya, muhalifi veya iktidarı destekleyeni olsun her kesimden destek görmedi. Medyasız bir darbede anlaşılacağı üzere yarım kalır, eksiktir. Hele ki halkımız bu tür kritik durumlarda, zamanlarda en çok güvendiği kanal TRT olur ve bu seferde öyle olmuştur. Televizyon ekranlarından sabaha kadar şahit olduğumuz sahneler Hollywood sahnesi gibi gelmiş olsada bazen, ekranlar Fethulahçı darbecilere alet olmadı, ‘biz’den yana oldu. Yani ‘OurBoys’ başarılı olamadığı gibi, zaman zaman eleştirdiğimiz gazetelerimiz ve televizyonlarımız o gece Türkiye cephesinden tavır sergiledi, demokrasi dedi, halkın seçimleri dedi. Bu çok önemli bir kırılmadır tarih içerisinde. Başında dediğimiz gibi, darbe yapacaklar bilir ki önce medya ele geçirilir. Fakat iyi ki bunu yapamadılar, başaramadılar. Çünkü medya onların bildiği medya değildi o gece. Her kesimden insan ‘dur’ dediğinden, bu bilinçte medyaya yansıdı. Sonuç olarak 15 Temmuz gecesi şahit olduğumuz kalkışma ve cinnet hali, medyayı kendine uyduramadı. Haliyle devletten ve halktan da takdir topladı toplamaya da devam ediyor. Basının ve basın emekçilerinin önemi bir kere daha anlaşılmıştır. Gerçeği halka ulaştırma çabası, gazeteciliğin ruhunu ayakta tutma kararlılığı bir kez daha kanıtlandı basınımız tarafından. Gazetemiz de bu konuda takdir edilesi bir işe imza atarak, büyük bir fedakarlıkla sabaha karşı ekspres baskı yapıp Kayseri’ye haber veren tek gazete oldu. Türkiye’ye yayılan bu yeni bilinç basına da etki edecek, basınımızda yer etmiş bir takım gruplar da tasfiye olunca her şey daha iyi olacaktır. Basının önemi bir kere daha tescillenmiştir.