olmayan, ezilmişlerin, kıyıda kenarda kalmışların hikâyelerini

yazdı. Öğretmenlik deneyimi de olan yazarın bu birikimle ve güçlü gözlemleriyle hikâye ettiği kişi

ve yaşamlar bir araya geldi Soğuk Rüya’da. Hayatın bütün yükünü sırtlamış ama bir kerecik isyan 

etmemiş insanları en doğal halleriyle hikâye eden İmdat Avşar, ince esprilerle, küçük ama etkili 

dokunuşlarla sisteme ve halka tepeden bakanlara eleştiriler yapıp içten içe muhalif tavır göstererek 

 

Anadolu insanının ince zekâsını ve saflığını gözler önüne serdi. Yazarımız Soğuk Rüya’yı halkın 

 

seveceği türden hikâyelerle donatıyor. Böylece ortaya yalın anlatımıyla, yöre diliyle harmanlanmış 

 

keyifli hikâyeler sunuyor İmdat Avşar. İlk kitabındaki başarısının tesadüf olmadığını gösteriyor. 

İlimizde hikâye alanında eserler veren ender yazarlardan olan İmdat Avşar, ulusal ve uluslararası 

alanda hem kendi isminden hem de Kayseri isminden bahsettirmiş oldu. 

İki kitabı peşpeşe çıkan bir yazarımız vardı 2012’de. Bir anlamda 2012 Sergül Vural yılı oldu. Önce 

“Sızı” ismini verdiği deneme kitabıyla, içinden geçen en samimi en sıcak duygularla hayata, dünyaya, 

 

 

dostlarına, yaşadığı kente ve Erciyes’e nasıl baktığını, içindeki sıcacık duygularla oluşturduğu şiirsel

metinlerle süslediği bir “Sızı” idi Sergül Vural’ın kitabı. İkinci kitabı ise daha önce şiir kitaplarıyla

karşımıza çıkan Sergül Vural’ı roman yazarı olarak okurlarını şaşırtan ve memnun eden bir çalışmayla

“Siyah Elmas/ Hz. Bilal” ile karşımıza çıktı. Birkaç ay arayla çıkan iki kitap 2012’yi Sergül Vural’ın

özyaşamında daha bir değerli yaptı.

Dileriz 2013 daha verimli geçer ve yazarlarımızın daha üretken olduğu çalışmalarının karşılıklarını

gördüğü, hem şehrimizin hem şehrimizdeki edebiyatın daha da güçlendiği bir yıl olur.

Bütün beklentilerimizi yazarlarımıza, şairlerimize yükleyip onlardan üretken olmalarını beklerken

biraz düşünüp şehrimize de şöyle bir bakmak lazım. Kayseri’de on’un üzerinde dergi çıkıyor. Kitaplar

çıkıyor, bunlar sevindirici şeyler. Kitapevi sahibi dostlarla konuştuğumuzda kitap satışının Kayseri’de

şehir nüfusunun yüzde 3’üne bile tekabül etmediğini tespit ediyoruz. Türkiye ortalamasında

kitap okuru yüzde beş iken ( Ne kadar vahim! ) Kayseri’nin 3’te kalması, ülke ortalamasını bile

yakalayamaması düşündürücü. Kimseyi okumaya zorlayamayız elbette. Ancak okumayı hayatımızın

bir parçası olarak görmememiz, ‘kitap’ı ihtiyaç listemizde on- on beşinci sıraya koymamız da her şeyi

özetliyor aslında.

“İlim ve sanat değer görmediği yerden göç eder.” Özdeyişini hatırlarsak bütün korkumuz dergilerin

yavaş yavaş kapanması ve yazarlarımızın yazmaktan vazgeçmesidir. Ancak az çok ciddi okur ve yazar

olan kişiler yazmaktan vazgeçilmeyeceğini bilir; bu dergilerin ve yazarların en azından şehrimizi terk

etmeye başlayacağını da öngörülecektir. Örnekleri de yok değil.

Şehrimizin edebiyat envanterini elbette tutanlar vardır. Ama bunlar kimlerdir şu an bilemiyoruz.

Sadece bildiğimiz Yusuf Akdamar var, özgayretleriyle bunu yapıyor. Ama ne TYB Kayseri Şubesi ne

Kayseri Şairler, Yazarlar ve Sanatçılar Derneği ne Kayseri Kültür Derneği ne Belediye Kültür İşleri ne de

başka bir kurumdan böyle bir çalışma içinde bulunduklarına dair bir duyum almadık. Umarız vardır ve

bilmediğimiz, atladığımız, kitap, dergi çalışmalarına da yer veririz.

Biz yine de umutlarımızı diri tutuyor 2013’ün şehrimize güzellikler getirmesini diliyoruz.