Kış gösterir soğuk yüzünü, rüzgâr getirir bütün kötülüğünü, karanlık saklar yaşanan gerçekleri.

Derler ki her yokuşun ardında bir iniş, her kışın ardında bir yaz, her gecenin ardında bir aydınlık.

Ülkemizin kışı da, rüzgârı da,  gecesi de uzun sürüyor. Bunların arkasından gelecekleri görür müyüz acaba?

Bir düşüm vardı; Mahallenin sarışın mavi gözlü kızı ile evlenmek.

Bir düşüm vardı; Bilmediğim ülkelerin ormanlarında gizemli yerlerinde gezmek. 

Bir düşüm vardı; Ergenekon’dan çıkarken yanımızdaki bozkurtla birleşmiş bütün Türk aleminde gezmek.

 

Bir düşüm vardı; İnsanın olmadığı doğada hayvanların sesini dinleyerek tek başıma gezmek, sağa sola bağırıp yankısını dinlemek. Gerile, gerile bir dağın başında hafif güneş, hafif esinti altında ambiyans müzik dinlemek. 

Düşlerim vardı: Memleketimin her yerinde barış sevgi mutluluk olsun, insanlar her kalktığında yarın ne olacak diye düşünmesin.

Her gün daha da yaşlanırken düşlerim vardı.

Bir varmış bir yokmuş. Bu dünyaya kimlerin ne düşleri vardı, hangi düşlerle yaşadı gitti. Ne bu dünyanın sorunu biter ne insanların düşü.

Üç günlük dünyada kimimiz mecburen, kimimiz bilerek bir rüyanın içinde kaybolmuş gidiyoruz.  Hayır olsun inşallah.