15 Temmuz’da yaşadığımız darbe girişiminin hemen ardından yaşadığımız bu 30 Ağustos Zafer Bayramı geçtiğimiz yıllardaki kutlamalardan daha büyük önem kazandı. Milli iradenin bizim için ne kadar vazgeçilmez olduğunu toplum olarak bir kez daha hatırladık. Bununla birlikte kaybettiğimizi sandığımız milli ruhumuzun canlı olduğunu gördük. Milli meselelerde söz konusu vatansa her şeyin teferruat olduğunu bir defa daha anladık. Bağımsızlığımız ve demokrasimiz için toplumsal ayrılıklarımızı bir kenara koyup birlik ve beraberlik içerisinde hareket edebileceğimize inancımızı tazeledik. Gönül isterdi ki, 30 Ağustos Zafer Bayramı vatandaşlarımızla birlikte büyük coşku içerisinde kutlayalım. Ama bu önemli gün resmi kutlamalarla geçiştirildi. Bu eleştiriyi halkımızın önemli bir kısmının eleştirisi olarak kayıt altına almak gerekiyor. Doğu bloku ülkelerinin, baas rejimlerinin resmi bayramlarını hatırlatan eski kutlama yöntemlerini rafa kaldırmakta sorun olmayabilir. Ama bu tür milli günleri devlet ve millet olarak bir bayram havasında kutlamanın daha güzel yolları elbette bulunacaktır. Bizim beklentimiz de bu yöndedir.

***

17-25 Aralık sürecinden itibaren gazetemiz, paralel devlet yapılanması ile ilgili devletimizin ve milletimizin tarafında yer alan bir yayın politikası izledi. Gazetemizi önceden beri takip edenler bunu biliyorlar. Milli İrade Nöbetleri sırasında eski manşetlerimizin yer aldığı bir sergi açtık. Bu sergi dolayısıyla eski tutumumuzu sergimizi gezen vatandaşlarımız da gördüler. 

15 Temmuz darbe girişimini gazete olarak adım adım izledik. Kayserililer darbe gündemini ve şehrimizdeki Fetö yapılanmasıyla ilgili gelişmeleri en doğru ve hızlı şekilde Deniz Postası’ndan takip ettiler. Bu süreçte de gazetecilik mesleği açısından önemli haberlere imza attığımızın farkındayız. Elbette bundan sonra da gazeteciliğin ve vatanseverliğin gereklerini yerine getirmeye devam edeceğiz.

Geldiğimiz nokta itibariyle daha titiz çalışmamız gerektiğine inanıyoruz. Çünkü FETÖ yapılanmasıyla girişilen mücadele bu titizliği gerekli kılıyor. İşleyen yargı sürecine dışarıdan müdahaleyi çok doğru bulmuyoruz. Bu ister medya yoluyla olsun, ister siyaset veya başka bir kurum tarafından olsun. Biz işimizi yapmaya devam edeceğiz. Fakat geçtiğimiz yıllardaki Ergenekon davalarını hatırlamakta yarar görüyoruz. Bir sonraki yazımda bu konuyu biraz daha açmak üzere burada kesiyorum. Bizi izlemeye devam edin…