2011 yılında Suriye'de başlayan çatışmaların ardından Türkiye'ye gelmeye başlayan Suriyeliler, Peyder pey ülkemize gelmeye başlamış idi.

Kimileri ülkede geçici koruma statüsüyle yaşıyor kimileri ise vatandaşlık aldı.
Ebetteki geldikleri gibi kalmadılar süreklide arttılar 
Doğum oranları bir hayli fazla artışa sebep de oldu.
Okul çağına gelen çocuklar eğitime alındı 
Kimileri ilk öğrenimi bitirdi kimileri liseyi bitirdi
Kimileri ise az da olsa üniversite eğitimi görmekte idiler.
Sayıları azda olsa öğretmen doktor olanlarda Kamuda iş de buldular.
Gerek medyada gerek halk arasında bu “zorunlu misafirlerin”
Mevcudiyeti bir çoğumuzu rahatsız etti,
Bir o kadarda endişeye kapıldık.
Siyasiler bu Suriyeliler ne zaman gidecek diye söylemler ürettiler.
Kimi siyasi partiler sırf Suriyelilerin gidişi üzerine proje üretip 
Seçim stratejisini Suriyelileri geri göndermek için sloganlaştırdılar.
Yani ülkemize gelen tüm sığınmacıların genel ismi Suriyeliler oldu.
Bu arada Suriyeliler de ülkemizde kendilerince yerleşme ve kendi kültürlerini yaşatma çabası ile ticarete başladılar.
Kuyumculuktan lokantaya tüm sektörlerde ufak ufak ticarete adım attılar.
Ülkelerinin çaylarını kahvelerini yiyeceklerini ülkemize taşıyıp satma çabası gösterdiler. “elbette ki bu malları nasıl getirdiler oda manidardır”
Kendilerine ait isim ve Arapça tabelalarla bakkallar iş yerleri açtılar.
Arabalar aldılar ve bizler plakalarına bakıp bunlar Suriyeli diye bildik.
Yaşantılarına bakılınca da ülkemize çabuk ayak uydurdular mı desek veya uyum sağlamak yerine mini mini Suriye mahallelerimi kurdular desek pekte çözemedik açıkçası.
Sanayide çalışan çırak kalfa ustalar bir bir artmaya başladı.
Okullarda özellikle ilköğrenimde Suriyeli çocuklarla bizim çocukların aynı sınıfta olması kimi velileri rahatsız etti.
Sonra sanki bizim insanımız onlara uyum sağladı gibi davrandı.
Aslında onlar bizim yaşam tarzımıza uyum sağlaması gerekirken.
Bizim kimi insanımız onları merak edip onların kültürüne nerede ise ayak uydurmaya başladı.
Buda yemek kültürü ile direk alakalı olarak yani Suriyelilerin yemekleri tatlıları bizim insanımızın merakını cezbetti.
Yıllarca televizyonlarda Bu Suriyeliler nasıl gidecek açık oturumlarında ateşli söylemleri izledik.
Suriyelilerde boş durmadı misafirliklerini yavaş yavaş ev sahipliğine döndürme çabalarını sergilediler.
Suriyeli mahalleleri oluşturdular.
Ta ki…

8 Aralık 2024'e kadar.
Suriye Arap Cumhuriyeti'ndeki Beşşar Esad rejimi, 
Esed’in ülkesini terk edip kaçması ile birlikte olan oldu.
Suriyeliler ülkesine gidecek.
Sınırlar Suriyelilerle doldu
Gümrük kapıları ülkesine giden yani dönen Suriyelilerin araç konvoyları ile doldu görüntüleri paylaşılana kadar.
Ülkemizde 8 Aralık 2024 Pazar günü sokaklardaki konvoylarla nümayiş yapan Suriyelilerin sevin çığlıklarını duyduk.
Sonrası daha da akıl tutulması oldu.
Televizyonlarda açık oturumlarda gitsin bu Suriyeliler diye program yapanlar.
Yazılar yazanlar.
Nasıl gidecek bu Suriyeliler demeye başladılar.
Bu Suriyeliler ülkelerine giderse fabrikalar da çalışacak insan kalmaz diyenlerimi ararsınız?
Savaştan çıkan Suriye de bu insanlar nasıl yaşar diyenlerimi ararsınız.
Ya hu ne oldu …
Ezberler mi bozuldu.
Sizler değimliydiniz bu insanları gönderelim diyenler.
Şimdi Suriyeli korumacılığına mı kalkıştınız?
Ne oldu u 180derece dönüş niye?
İllaki bu Suriyeliler memleketine dönsünler bizim de temennimiz budur.
Herkes evine barkına ülkesine kavuşsun.
Farkındayız bu misafirlik biraz uzun sürdü 
Ama gidiş de öyle çabuk olmayacak gibi gözüküyor.
Orada evi barkı olanlar koşa koşa ilk gidenlerdir mutlaka.
Şu an çoluğu çocuğu okulda olanlar bellik okulların tatil olmasını bekliyorlardır.
Kimileri Suriye’deki gidişata bakacaktır.
Kimileri havayı koklayacaktır.
Birde şu konu var ülkemizde doğan bu Suriyeli çocuklar nerede ise on üç-on dört yaşına geldiler kabul etsek de etmesek de
 Güzel Türkçe konuşuyorlar. 
Kim bilir kendi dillerini belki de Türkçe kadar akıcı konuşamayanlarda vardır içlerinde.
İşte o nesil ki….
Burada kalsalar da .
Gitseler de hep bir tarafları yarım kalacaktır.
Yani ülkelerine uyum sağlamaları zaman alacaktır.
Bir rivayete göre.
Türk vatandaşlığı alan 450 bin civarında askerlik çağına gelmiş veya gelecek olan genç bir Suriyeli kesim var.
Bunlar burada kalırsa askere gidecek.
Ülkelerine geri gitmeleri durumunda orada ne yapacaklar bunu muhasebesini illaki yapacaklardır.
Yani onlar için ciddi bir karar verme durumu vardır.
Ülkelerinin mevcudiyetini korumak için mücadele veren kardeşlerine yardım etmek ve geleceklerini onlarla inşa etmek için 
Milli bir hassasiyetle ülkelerindeki mücadeleci kardeşlerini yalnız bırakmayıp onlarla birlik olmalıdırlar.
Şurasında bir gerçek ki.
Benim ülkemin ekmeğini yiyip suyunu içen vatandaşlık alan bu insanlar.
Ülkelerinde bedel ödemeyen yani savaş var diye kaçan bir aileye mensup gençlerdir.
Bu gençleri kendi milli hassasiyetlerini yaşamaya davet etmeliyiz.
Ve dahi teşvik etmeliyiz.
TÜRK insanından biraz örnek almışlar ise bunu vakit kaybetmeden yapmalıdırlar.
Benim ülkemin insanı şartlar ne olursa olsun ülkesini terk etmez 
Ucunda ölüm dahi olsa.
Ölürsem şehit Kalırsam Gazi olurum 
Şiarı ile yetişen bir ruha sahiptir.
Suriyeli Misafirlerin de bizleri daha fazla yormadan ülkelerine evlerine dönmeleri en içten temennimiz dir.
Bizde bir laf var.
Latife de olsa.
Hani derler ya.
Misafir misafiri ev sahibi hiçbirini uzun süre istemez….
Suriyelilerin dönüşü diğer misafirlere de örek olurda 
Bizde bir soluk alırız.
Şu TV’ler de veya yazılarında ya da oturdukları sohbet gruplarında durmadan goygoyculuk yapanlar.
Merak etmesinler Suriyeliler giderse sanayi de çalışacak işçi kalmaz diyenler.
Suriyeliler veya sığınmacılar yokken de bu işyerleri var idi onlar gidince de var olacaktır. 
Hatta sunuda belirteyim.
Fabrikalarda iş yerlerinde bizim çalışanlarımız daha verimli ve sosyal statülü sosyal güvenceli hizmet vereceklerdir,
Hiçbir iş yeri Suriyeli işçi bulamıyor diye kapısına kilit vurmayacaktır.
Demem o ki mikserlik yapanlar.
Rahat olsun.
Biz Bize YETERİZ.