“Ma’nâ-yı beyt budur ki, işit neyden nice şikâyet eyler, ya’nî şikâyet eylemez belki cüdâlıklardan hikâyet eyler ve âlem-i aslından dûr ve vatanından mehcûr olduğun hem-derd olanlara yanıp söyler.” Diye şerh etmiş İsmail Hakkı Bursevî , Ruh’ul Mesnevi’de. Mesnevi’nin ilk beytini

 

Ney feryad edecek, neyden? Ayrılıklardan. Niye? Aslından ayrı, vatanından sürülmüş olduğu için. Kime? Hem-derd olanlara. Sevmediğinden dert sadır olur mu? Sevgi derttir. Dert edinmektir birini, derdiyle dertlenmek. 

 

Aka Gündüz ile Niyazi Sayın’ın yaklaşık dört dakikalık “İki Neyden Denemeler” adlı bir kayıtları var. İki üstâd neyzen pesten pese, pesten tize, tizden pese feryad ederler karşılıklı. “Ayrılıktan şikâyeti” anlatan en güzel parçalardan biri hissini duyarsınız. Mesnevi-i Şerif’in ilk beytinin neyle şerhidir adeta. 

 

Sevgi en nihayetinde içimizdeki yangının bir nebze dışımıza vurduğu bir feryattır.

 

“Sen olmasaydın…” mübarek hitabının sırrı. Hakiki varlığın da gölge (sözde) varlığımızın da özü, özeti, aslı, esası sevmek. Sevmek hayatın anlamı.

Her şeyi yaratan “Sen olmasaydın…” derken bütün yarattıklarından ayrı bir yere koymuyor mu “Sen”i? “Sen”i sevgiliyi yani. Merkeze sevgiliyi koyunca, artık bütün mevcudat onunla tanınıyor, tanımlanıyor.

 

“Sen olmasaydın” diyor, “seni yaratmasaydım” demiyor. Her şey yed-i kudretinde olan muktedirler muktediri. O mahbublar mahbubu, âşıklar aşığı oluveriyor. Mevlana Hazretleri’nin sırrı, bu nezaketi ifade etmek. Bu incelikten bakarak Rabbi, Habibi ve cümle mevcudatı bu bakışla dile getirmek. Bu bakış: Aşk

 

Sevmekle başlıyor her şey.

 

“Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister... Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu...” diyor Sartre

 

Sonra. İşte önemli olan sonrası…

 

Bir şeye, birine aktığında gönlümüz onun güzel olduğundandır. Güzelliğinin sebebi mutlak güzelliğin bir yansımasını görmemizdir baktığımızda. “Bezm-i elest”ten hayal meyal bir hatıra. Sonrası giderek o mutlak güzelliğe doğru, güzelle, güzelce, güzellikle yol alabilmek. Sanattan fazlası… sanatın ötesi…

 

Modernlerin yani her şeyi hemen anlama ihtirasıyla küçülten, küçük imgeler haline getirenlerin aşamadıkları, anlamadıkları –ya da bilerek, kasten yaptıkları- bu. Önce sanat diyerek küçült o muhteşem idraki, sonra tasannu ile şişir ve sat. 

Mevlana Hazretleri şüphesiz çok büyük, ama bilmemiz gerekir ki onun büyüklüğünü biz takdir etmeye kalkarsak küçülürüz. Küçük bir imge olur –haşa min pir-i huzur- Hazreti Mevlana sandığımız şeyde. Göğsümüzde bir rozet, telefonumuzda bir müzik, duvarımızda tablo. Paganlığımızın sözde aşk ve tasavvuf kitaplarında bir belirsiz sembol. Yani bir tüketim malzemesi.

 

Ayin besteleri şüphesiz müzik şaheserleridir. Sema izleyenler için tabi ki muazzam bir “gösteri”dir. Mesnevi ve Divan-ı Kebirden seçme beyitler, öğütler, sözler, kötü tercüme edilmemiş ve anlamları tahrif edilmemişse yararlıdırlar muhakkak, eğer tüketim metaına yani “mal”a dönüştürülmemişse.

 

Sevmekle başlıyor demiştik ya her şey. İşte bu tutumumuzla başladığımızdan geriye düşüyoruz. Artık hiçbir anlamı kalmıyor ne Mevlana’nın ne Mevlevi’nin ne Sema’ın ne de Mesnevi’nin. Eğer gün be gün size bir merhale katettirmiyorsa, yeni bir şeyler hissettirmiyorsa bırakın Mevlana ve aşk tüketiciliğini.

 

Dinle buyuruyor Hazreti Pir. Dinle kalbinle dinle ve anla. Kalbinle dinle, anla ve sev. Kalbinle dinle anla ve sev ki aşk olabilsin. Kalbin aşk olsun, aşk dolsun.

 

ŞİİR

 

“Can tende var oldukça kulum Kur’an’a,

Yol toprağıyım Peygamber-i zişana,

Hakkımda bunun zıddına söz etse biri,

Vay bu söze, vay böyle diyen insana…”

Tercüme: Hasan Ali Yücel

 

TEMBİH

 

Hazreti Mevlana, Mevlevilik ve Mesnevi, kitaptan okunmaz, erbabınca “takrir” edilir.

Sikke pazardan alınıp başa takılmaz, mürşid elinden giyilip, dilinden “tekbir” edilir.

 

Ehli ve erbabınca yapılan tercüme ve telifler haricinde Hazreti Mevlana, Mevlevilik ve Mesnevi ya da bunlara dair kitapları okumaktan özenle kaçınınız. Biliniz ki dikkatli seçilmemiş kitapları okumamanız okumanızdan hayırlıdır. Dikkatli olun!