Market alışverişi yaparken gayet eğitimli görünen bir anne ile muhtemelen lise son sınıflarda olan oğlunun konuşmalarına denk geliyorum. Alacaklarımı bıraktım onların arkasından konuştuklarını dinlemeye devam ettim. Anne bilgili/bilinçsiz insanların sıradan bir örneği, çocuk ise anneye boyun eğmiş dediği her şeyin doğruluğunu zorunlu şekilde kabullenmiş körpecik bir delikanlı. Anne oğluna, bu sınavın onun ilk ve son şansı olacağını basketbolu ve okuduğu kitapları bir senecik geriye bırakmasını biraz sert bir uslûplâ anlatıyor. Ayrıca okuduğu kitapların seçeceği bölüme hiçbir faydası olmayacağını, okuduğu lisedeki arkadaşlarının üniversiteye gittiğinde onunla beraber gelemeyeceklerini o yüzden artık arkadaşlarına sırt çevirmesi gerektiğini anlatıyor da anlatıyor.

Biraz çekinerek selam verdim. Gencin okuduğu kitapları ve istediği bölümü öğrendim ve annesinin hemşire olduğunu. Benim okuduğum bölümü öğrenen anne, biraz yüzünü ekşitti. Açıkça, ben ailemi dinlemeyerek o bir senecik süreyi harcayarak istediğim bölüme geldiğimi ve gayet memnun olduğumu söyledim. Genç, yaptığım seçimden dolayı ailemle aramın bozuk olup olmadığını sordu. Hayır dedim, aramız bozuk değil aksine ben burada mutlu olduğum için onlarda mutlu dedim ve anneye döndüm. Söylediği şeylerin bir kısmını dinlediğimi, özür dileyerek belirttim. Ve usulca sordum. Çocuğunuzun hem fiziksel hem mental açıdan hastalanmasına gönlünüz razı olur mu?

Konuşmanın devamını aktarmaya pek lüzum görmüyorum. Çünkü zaten konuşmak başlı başlına lüzumsuz bir eylemdir bazen. Evet, az evvel bir soru sordum sevgili insanlar, bunu size sordum, size, başkasına değil. Çocuğunuzun hem fiziksel hem de zihinsel hasta olmasına izin verir misiniz? Sanıyorum hepiniz oturduğunuz yerden tabii ki de izin vermeyiz diyorsunuz. Haklısınız ben olsam, bende izin vermem. Sonuçta bir yıl kadar kısa bir süre de en sevdiği alışkanlıklara; spora, kitaba, sanata, ara vermek kimseyi hasta etmez öyle değil mi? Bilmem ya da eder mi? Çünkü o kısacık bir sene dediğimiz sürede alışkanlıklara ara verip insan tabiatına makul olmayan bir davranışa yönelmek kimseyi rahatsız etmezdi. Evet, rahatsız etmez, insanı delirtir, insanın fikirlerini ve yaşamını zehirler, yaşamsızlık.

Hatırlıyorum okuduğum en kötü kitap bile bana seçici olmam gerektiğini öğretti. Ve hatırlıyorum okuduğum edebi bir roman fizik sınavından geçmeme sebep oldu. Orta sonda oynadığım voleybol fazla olan enerjimi bir yerlere aktararak masa başına oturduğumda sıkılmamamı engelledi. Dinlediğim müzikler, ortaokulda ve lisede kurduğum arkadaşlıklar beni yaşama uyumlu bir birey haline getirdi. Bunu inkâr edebilir miyim?

Farkında değilsiniz çocuklarınızı meslek sahibi değil hastalık ve dert sahibi yapıyorsunuz. Ve farkında değilsiniz gençler, istekleriniz karşısında aileye direnç göstermeyi saygısızlık sanıyorsunuz. Yaşadığınız hayatı, yaşamak istemediğiniz kurallarla sınırlandırmayın. Aksi halde kendinizi zehirlersiniz.