Zaman bir su gibi akıp giderken bazı güzel şeyler de o akıntıyla birlikte elimizden kayıp
gidiyor. İşin slogana dönüşmesi, sadece slogan hâlinde kalması aslında hiçbir şeydir. Eyleme
geçilmemiş sözün bir ağırlığı ve önemi yoktur.
Geçenlerde öğrencilerime şunu söyledim: “Bir hedefiniz olmalı, bir gayeniz.” Evet, kişi
kendine bir hedef belirlememişse, onun iki günü arasında değil eşitlik, sürekli gerileme vardır;
günler arasındaki fark sürekli artar. Tabii bu artış, olumsuz yöndedir. Sonra şunu da söylemeyi
ihmal etmedim: “Kişi, kendine bir hedef belirlememiş, okumaktan yana bir amacı yolmayan kişi,
ortalıkta serseri mayın gibidir. Kişi, olmak istediğine kilitlenmeli, o doğrultuda yapılması gereken
işlere kenetlenmeli ve adımlarını da ona göre atmalıdır. Kişi, kendine bir hedef belirledi ama o hedef
doğrultusunda bir adım dahi atmamış, o yönde bir gayret içerisine girmemişse burada tembellik var,
nefsinin aldatıcı oyunlarıyla baş başa kalmışlık söz konusu demektir.”
İnsan, kendi hedefi doğrultusunda yol alması için gerekli olan ilk adımı bir an önce atmalıdır
ve buna da okuma uğraşına girerek başlamalıdır. Çünkü okuma, insan fıtratına, yaratılışına en uygun
davranışlardan biridir. Evet, insan okur; ama isterse. İstemediği zaman bir kişi en leziz yemekleri
bile yiyemez, onların lezzetinden bir haz alamaz. Okuma uğraşı da böyledir; istemedikten sonra
okuma eylemine girişemez, girişse bile ondan bir haz alamaz. “İki günümüzün eşit olmaması” ve
“ömrümüzün hep ziyan olmaması” için okumalıyız. Okuma uğraşına da kendimizden, nefsimizden
başlamalıyız. Okumak, sadece yazılı olan, şifrelenmiş bir metni çözmeye, çözümlemeye çalışmak
değildir. Okumak; kendini, çevresini, hayatı ve evreni doğru anlamak demektir.
Okuma üzerine söz açılınca konuşmacıların dilinde, yazısında, yıllar öncesinin istatistikî
bilgileri hemen sıralanıveriyor. Yıllar öncesinde yapılmış bu araştırmaların sonuçları o dönem için
belki doğrudur veya doğruya yakındır. TÜİK’in(Türkiye İstatistik Kurumu) internet sitesinde okumaya
yönelik bir istatistik olup olmadığına baktım; Türkiye’de okuma oranlarıyla ilgili bir veri bulmadım.
Okuma-yazma bilenlerle ilgili verilere rastladım sadece. Eksiklik belki de bendedir. TÜİK, toplumun
genelinde böyle bir okuma istatistiği çalışması yapmadıysa bir an önce yapmalıdır. Çünkü, yıllar
öncesinin bilgileriyle, milletimizin okuma ve okutma yönünde yaptığı çalışmalar gayretler hep göz
ardı ediliyor. Millet olarak okumadığımız sürekli tekrar edilerek hepten bir ümitsizlik girdabına doğru
sürükleniyoruz. Eğitimde “öğrenilmiş çaresizlik” diye bilinen bu hususun toplumda, okuma konusunda
gerçekleşmiş olduğunu ne yazık ki görüyoruz.
Bütün bunları neden mi yazdım? Türkiye’nin tam orta yerinde, Orta Anadolu’nun güzel
şehirlerinden Kayseri’de sekiz senedir kesintisiz bir şekilde yapılan eğitim, kültür ve sosyal sorumluluk
projesi kapsamında güzel bir çalışma var: 100 Temel Eser Kitap Okuma Yarışması.
Kayseri İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile Kılıçaslan Eğitim Kurumlarının birlikte düzenledikleri
Ulusal 100 Temel Eser Kitap Okuma Yarışması, başladığı günden bu yana yüz binleri kitapla
buluşturdu desek abartmış olmayız. İlk önce 2006 yılında Kayseri ili genelinde başlatılan bu okuma
yarışması; ilk iki yıl yerel, üçüncü yılında bölgesel, dördüncü yılından itibaren de ulusal düzeyde
gerçekleştirildi. Bu yarışmaların sadece sınavına katılan öğrenci sayısı 8912, öğretmen sayısı 3700
ve okul sayısı da doğal olarak 3700. Okullarda bu yarışmaya hazırlanan öğrenciler bir ön elemeden
geçtikten sonra her okul adına iki öğrenci temsilci olarak bu yarışmaya katılıyor.
Geçen senelerde Kayseri’den yarışmaya katılan devlet okulumuzun bir Türkçe öğretmeni
okuldaki bütün öğrencilere bu kitapları okuttuklarını, öğrencileri sınava aldıklarını daha sonra
yarışmacı öğrencileri belirlediklerini söyledi. Niğde Fatih Lisesi’nin danışman öğretmeni yazar Kibar
Ayaydın Bey de bütün 9, 10 ve 11. sınıflara kitapları okuttuklarını, okul içi bir yarışma yaptıktan sonra
okul temsilcilerini belirlediklerini söylemişti. Yukarıda verdiğim sayıları onla, yüzle çarpınız. Sonra
bu yarışma vesilesiyle kitapla buluşan öğrenci ve öğretmeni tespit etmiş olursunuz. Bunda yanılma
payınız çok az olacaktır.
Sekiz senedir bu yarışmanın koordine edilmesinde, soruların hazırlanmasında bizzat işin
içinde olduğum için verilen rakamları biliyorum ve bunların gerçekliğine şahidim. Bu yarışmamızın bir
de Türkiye geneline, “güzel örnekler” olarak yansıması söz konusu. Eğitimcilerimiz burada gördükleri
bu güzel yarışmanın benzerlerini, diğer il ve ilçelerde uyguluyorlar. Böylece “Türkiye Okuyor” projesi
gerçek anlamda hayata geçirilmiş oluyor.
11 Mayıs 2013 Cumartesi günü yapılacak olan 5. Ulusal 100 Temel Eser Kitap Okuma
Yarışması, 65 İl, 603 Okul, 1153 Öğrenci ve 603 danışman öğretmenin katılımlarıyla Özel Kılıçaslan
Liseleri ve Özel M. Yelkenoğlu Liseleri sınav merkezlerinde gerçekleştirilecek. Yarışmanın ödül töreni
14.30'da Özel Kılıçaslan Liseleri Kültür Merkezinde yapılacaktır.
Okumanın sürekli aydınlığı içerisinde olan herkese bu gayretleri için kutluyorum.
Hüseyin Say