1-Merhamet adaletin kaynağıdır ancak adalet merhametten daha üstündür. Zira adalette zaruret, merhamette gönüllülük esası vardır. 2-Adil bir insan malının yarısını hiçbir şeyi olmayan yoksula verir; böylelikle adil olduğunu düşünerek vicdanı doyuma ulaşır. Ancak merhametli adam malını dağıtmada ölçü kullanmaz ve varlığının hepsini fakirlere dağıtsa da tam doyuma ulaşmayabilir.

Çünkü adaletin sınırı vardır, ancak merhametin sınırı yoktur.

3-Merhamet içseldir, adalet ise dışsaldır. Toplumun adalet isteği olur, ancak merhamet isteği olmaz. Kimse merhametli olmaya zorlanamaz, ancak herkes adil olmak zorundadır. Komşusunu rahatsız etmemek adaletin bir gereği, ancak yiyeceği olmayan komşuya yiyecek vermek merhametin bir gereğidir.

4-Merhamet, bizi başkalarına yardımcı olmaya çalışan bir mecburiyet duygusudur; ancak bu adalete dayalı bir mecburiyet değildir, vicdani bir mecburiyettir. Kime karşı adil olmam gerektiğini bilirim, ancak merhametimi kime karşı kullanacağımı bilemem.

5-Bir insan bütün insanlara karşı iyilik yapmaya mecbur tutulamaz. Bir zenginin fakire yardım etmemesi merhametsizliğindendir; ancak bu adaletsizlik değildir ve kimse bundan sorumlu tutulamaz, sadece ahlaken kınanabilir.

6-Merhametli insan övülür, ancak adil insan övülmeyebilir. Çünkü adaletli olmak bir zarurettir.