Yıl 2025.  Geldiğimiz tarih itibariyle toplumda çok büyük bir kaos ve çöküş yaşanıyor.

Boşanma davalarına bakan aile mahkemelerinin sayısı tüm mahkemelerine oranla daha hızla artıyor.

Yapılan araştırmalara göre
 Şu anda toplumda evlenen çiftlerin  ilk 5 yılda üçte biri boşanıyor. 

Diğer üçte biri ise bir sonraki 5 yılda boşanıyor. 
Yani toplumda kurulan yuvaların üçte ikisi sağlıklı bir şekilde devam etmiyor diyebiliriz. 

Bu durumun pek çok sebepleri olsa da

Bunun en büyük sebeplerinden biri bize uygun olmayan kanunlar.
Maalesef 4721 sayılıTürk Medeni kanunu ve 6284 sayılı aileyi koruma kanunu kimliğimize ve geleneklerimize uymadığı için ailedeki çatırtının seslerini taa sokaklardan hisseder olduk. 

Sosyal medyanın gelişmesi ve sosyolojik yapının değişmesi, iş hayatı ve teknolojik gelişmeler nedeniyle yuvaların çatırdamasını şimdilik bir kenara koyuyoruz. Çünkü bizim üzerinde durmamız gereken ana konu devletin acilen alması gereken tedbirler hususunda olacaktır. Zira aile devletin bekasının teminatıdır devletin bu konuya duyarsız kalması kendi ayağına sıkması anlamına gelecektir.

Maalesef ki geldiğimiz noktada kadınlar boşanmayı bir silah ve güç kazanımı olarak görmektedirler.
Kadın ve erkek fıtratının ve beyinlerinin farklı çalışması nedeniyle boşanma hadiselerinde aslında bilinenin tam aksine erkekler daha çok zarar görmektedir.
Boşanma davası 9 yıl sürmüş aileler biliyoruz.
 
Peki bu süre içerisinde 9 yıl boyunca çiftlerde sadakat yükümlülüğü aramanın kime ne faydası olacaktır .
Eğer taraflardan biri sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranış sergilese diğerinin bunu belgelemesi halinde ödeyeceği ağır tazminatla beraber karşı tarafı yok etmektedir. 

 Peki bir yıl evli kalmış bir çiftin boşanma davasının 9 yıl sürmesi kimin utancıdır bunu iyi değerlendirmek lazımdır. 

Kronikleşmiş sorunlar arasında bir de Nafaka hususu var ki o konu tam bir garabet.Bir yıl evli kalmış bir kadın için ömür boyu nafakaya hükmedilebiliyor bu kadın eski kocasının parasıyla başka bir insanla aşk yaşayarak  kocasını sinir küpüne çevirebiliyor. 

Zaten davaların bu şekilde olması insanları birbirine daha çok hırslandırmaktadir.
Bunun yanında bazı taraf avukatlarının işi iyice köpürtmesi bu işleri zıvanadan çıkarmaktadır. 


 Avukatların müvekkillerini daha da hırslandırıp daha çok para kazanmak uğruna verdiği gazla insanlar davaların haddinden fazla köpürtülmesine ve husumetlerin haddinden fazla büyütülmesine Belki de istemeden neden olmaktadırlar.

Şöyle düşünelim resmi nikahı olmayan çiftlerde sevgililerde ya da İmam nikahıyla olan ilişkilerde bu kadar sıkıntı yaşanmazken Neden resmi nikahlarda bu kadar sıkıntı yaşanıyor. Çünkü kadınlar bunu bir kazanç yolu yani bir zenginleşme aparatı olarak  görmektedirler. 
Eğer bahsettiğimiz düzenlemeler yapılmazsa yakın bir gelecekte insanlar resmi evlilikten vazgeçecek ve sevgili olarak yaşamaya başlayacaklar.

 Bu da toplumda nasıl bir çürümenin zeminini oluşturacak hep birlikte göreceğiz. 

Bugün atılması gereken ilk adım şudur .

Evlilikler karşı tarafın ancak Özgür iradeleriyle yürüyecek bir kurumdur.

Bir taraf ben boşanmak istiyorum diyorsa zaten orada evlilik birliği temelinden sarsılmış ve o evliliği yürütmenin hiçbir anlamı yok demektir. 

Bir yasal düzenleme getirilerek bir tarafın boşanma dilekçesinin karşı tarafa tebliğiyle boşanma gerçekleşmelidir. Buna benzer başka alternatifler de geliştirilebilir..

Diğer davaların sürdürülmesini bir mani yoktur. 


 Tazminat, nafaka, velayet Ancak bunlar asla boşanmanın önünde bir engel olmamalıdır.

Çünkü insanların yeni bir yuva kurup hayatını devam ettirmeye hakları vardır.

Belki o insanlar çocuk sahibi olacaklar Belki yeni bir hayat kuracaklar bu insanların gençliğinde evlenmelerinin önüne geçmek hangi aklın ürünüdür. 

Bunun dışında nafak olayını ciddi olarak ele almak lazımdır.
Taraflardan biri ancak evli kaldığı müddetçe nafaka alabilir ve bu durum her halükarda 10 yılı geçemez.
Yani nafakanın bir tarafı için sömürü aracı olarak kullanılmasından vazgeçilmelidir.
 
Bir diğer husus evden uzaklaştırmalardır bunlar erkek fıtratına aykırı olup toplumsal yapıyı hepten bitiren ve daha büyük sıkıntılar meydana getiren yasal düzenlemelerdir.

Aile kanunları milli ruh ve geleneklerimize uygun olarak yeniden ele alınmalı dışarıdan yapılan hiçbir müdahaleye pabuç bırakmadan kendi reflekslerimizle yerli bir kanun yapmadığımız müddetçe önce aile çatırdayacak sonra toplum sonra da ülke olarak büyük bir felakete sürükleneceğiz...

Bu satırları yüreğim kan ağlayarak yazıyorum.

 Eğer bu millet aklını başına almazsa önce gençler arasında nikahsız birliktelikler çoğalacak sonra da toplum artık geri döndürülemeyecek bir noktaya gelecektir..