kurmaya başlamak hiç aklımdan geçmezdi, ne garip! Bilinmez giden ne yapar, bilinmez kalanın hali nedir? 

Şiirleri hep kalanlar yazmıştır be sevgili, hep ne garip! Sığındığım bir şair ne der? Belki duymak istersin. 

“İki rayı gibiyiz, bir tren yolunun, yakın olması, neyi değiştirir, son istasyonun”(Sunay Akın)  

Şimdi, şairler kanatır yarayı diyeceksin, duyar gibiyim. Her şiir, insanlığın gözyaşı değil midir zaten? Şiir, en acı duyguları en tatlı şekilde anlatır. 

Ayrılmak, nasıl bir eylemdir? İki kişinin birlikte yaptığı en acı eylem. Emniyet güçlerine seslensem, izinsiz bu eyleme neden ses çıkarmadınız diye? Aşk acısıyla saçmalayan biri derler mi bana? 

Ah sevgili, görüyorsun, saçmalamak da güzel oluyor bazen. sevgisini içinde yaşatan biri nasıl olur da ayrılığı aynı beceriyle taşıyamaz? Yine şairlere döner bir yanım. Bir ümit yaşar mı ayrılanın düşünde, bilmem, ama bir Ümit Yaşar nasıl seslenir dinle:

“Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakalarımda

Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar

Derinden ses verir içimde bir tel

Sonra, birdenbire kırılır, kopar”

Ayrılık acısı bir çocuktur, büyür gözlerinin önünde. Gözlerine baka baka. Sen de duyuyor musun?

“Gidince, gülün rengi sarardı gözlerimde

Mutluluk dolu dünyam karardı gözlerimde” (Nurullah GENÇ)

Ey, en sevilen! Şairler bunun için vardır ya! En derin kelimeler en ucundadır dilimizin. Bunu ben söylesem dilim varmaz. At gitsin suçu, şairlere.

“Başka biri olacaksın istemesen de

Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin” (Ataol BEHRAMOĞLU)

Ne kadar şiire sığınsam da yokluğunda, yine de tesellim bir türkü olur daima. Kendimi tanıyorum. “Güneşe yıldızlara sorar seni ararım” (Aşık Gülabi)

Nasılsa gelmeyeceksin. Velhasıl sensizliğime hoş geldin. Bilir misin? “yalnızlık

çakmak taşı gibi sert/elmas gibi keskin/ne yana dönsen bir yerin kesilir” (Attilla İLHAN)

 

Güle güle sevgili. İçimde hep bir şiir olarak kalacaksın.

Bu mektup keşke yazılmasaydı.