Hayatı ve içerisinde bir şeyleri geride bırakırken, başka bir şeyler de yaklaşıyor, yavaş yavaş geliyor. Ramazan geliyor mesela.
Bereketiyle, manevi havasıyla ramazan ayı geliyor. Yanı sıra çarşı pazara, esnafa heyecan geliyor. Fırsatçıya da gün doğuyor. Birileri elini ufalıyor.
Yerel seçimler yaklaşıyor. Partilerde, adaylarda bir heyecan. 31 Martta kim koltuğuna veda edecek, kim yeni bir hayata merhaba diyecek. Kimler yeniden güven tazeleyip bir dönem daha görevine devam edecek… Bunlar belli olacak. Genel seçimlerden neredeyse bir yıl sonraya denk gelen yerel seçimler, neredeyse genel seçimler kadar heyecan uyandırıyor. Peş peşe vaatler geliyor. Yeni isimler siyaset sahnesinde yerini alıyor. Yarış kıyasıya devam ediyor.
Doğru dürüst kışı görmek nasip olmadan cemreler düşüyor sırasıyla. Bahar geliyor. Kar yağmadan gelen bahar bizi yaz aylarında neye hazırlayacak bilemiyoruz. Kıtlıktan kuraklıktan korkuyoruz. Ama eninde sonunda artık bahar geliyor. Tabiat canlanmaya başlıyor.
Zamlar geliyor. Enflasyon geliyor. Ekonomide şikayet ettiğimiz günlerden daha karanlık günler geliyor. Her şey üstüste geliyor aslında. Bunu görünce fırsattan istifade, gelmek isteyenler de harekete geçiyor.
Terör geri gelmek istiyor. Yurtdışına kaçan hainler geri gelmek istiyor. Bir de umutla gelmesi beklenenler var.
Mehdi gelsin diye bekleyenler sahtekarlara yem oluyor. Mesih gelsin diye uğraşanlar dünyayı kana buluyor. Kıyamet kopsun diye ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Ufolar geliyor. Selam dünyalı diyerek gemiden yeşil uzaylıların inmesi bekleniyor. Zaten olup bitenlere, yazılan, konuşulan alametlere bakınca anlaşılıyor. Kıyamet de geliyor. Hani birileri çok farklı bir mecrada diyorlardı ya
Geliyor gelmekte olan…