Şeker fabrikalarının satışına karşı verilen tepkinin özünde daha önce özelleştirilen Et ve Balık kumru, Tekel idaresi, ve Sümerbank gibi kamu kurumlarının özelleştirilmeleri sonucunda ortaya çıkan olumsuzlar vardı. Nitekim Et ve Balık kurumu özelleştirilmiş, ülkemiz Uluslar arası piyasalardan canlı hayvan ve et ithal eder bir hale gelinmiş, Tekel idaresi özelleştirilmiş, yurt dışından tütün ve sigara ithal eden bir ülke haline gelinmiş, Sümerbank’ın özelleştirilmesi ile de konfeksiyon ürünleri ithalatçısı bir ülke haline gelinmişti. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurulmuş olan kamu iktisadi kurumları özelleştirildiğinde maalesef ortaya çıkan boşluğu özel teşebbüs dolduramayınca ülkemiz, gıdadan konfeksiyona bir çok ürünün ithalatçısı olmuştur. Bu olumsuzluklardan kaynaklanan kaygı ve endişeler, itiraz ve tepkilerin temelini oluşturmaktaydı.

Kamu oyunda tepkilere neden olan diğer bir konu da, bir Kamu Kurumu olan Türkşeker’e ait şeker fabrikalarının özelleştirmeye açılırken şeker üretimine devam mecburiyetinin beş yıl gibi kısa bir süre olarak belirlenerek bu sürenin satış şartnamesine konulmuş olmasıdır. Bu fabrikaları satın alan şirketlerin beş yıl sonra üretimi durdurup fabrika arazileri üzerine AVM ve benzeri yapılar inşa etmelerinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Böyle bir sonucun bir milyonun üzerindeki pancar üreticisi aileyi mağdur edeceği gibi, zamanla yurt dışından şeker ithal eden bir ülke haline gelmemiz kaçınılmaz olacaktır. Sonuçta, yıldan yıla artacak olan şeker ithalatıyla dış ticaret açığımız daha da büyüyecektir. Bir yandan 2023 yılı ihracat hedefi 500 Milyar Dolar olarak belirlenirken diğer yandan dış ticaret açığımızı artıracak hatalar yapılması asla kabul edilemez.

Satışa çıkan Şeker Fabrikalarına şeker’in hammaddesi olan şeker pancarını üreten çiftçi kuruluşlarının veya gıda sektöründe markalaşmış olan firmaların talip olması bu kaygıları nispeten de olsa hafifletti. %51 Hissesine Kayseri Pancar Kooperatifinin sahip olduğu Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş. Turhal şeker Fabrikasına; İçecek ve cips sektöründe söz sahibi olan Doğuş Yiyecek ve içecek Üretim sanayi Ticaret A.Ş.Bor ve Yozgat Sorgun Şeker fabrikalarına en yüksek fiyatı verdikleri için, ihalenin onaylanmasıyla bu fabrikaların sahibi olacaklar, Kayseri şeker, bundan sonra ihaleye açılan Şeker Fabrikalarına da talip olacağını açık bir şekilde belirtmiştir.

Daha önce Gıda sektöründe faaliyette bulunmayıp, şeker sanayi ile bu sektöre atılacak olan firmalardan, Denizcilik, madencilik ve katı yakıt sektöründe 1965 yılından beri faaliyette olan Safi Holding kuruluşu olan Safi Katı Yakıt Sanayi ve Ticaret A.Ş. Çorum Şeker Fabrikası için talip olmuş ve en yüksek fiyatı vermiştir. Daha önce altyapı ve inşaat işleri yapan Kayserili İşadamı İsmail Doğan’ın şirketi olan Tutgu Gıda Turizm Gıda İnşaat, İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Kırşehir Şeker Fabrikasına talip olmuş ve en yüksek fiyatı vermiştir. Tekstil ve hazır giyim sektöründe yıllardır faaliyette olan Alteks Tekstil Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ise Ilgın şeker fabrikası için yapılan ihalede en yüksek fiyatı vererek Ilgın Şeker Fabrikasına talip olmuştur Bu şirketler, ihalenin onaylanmasıyla bu fabrikaların sahibi olacaklardır. Bu şirketlerin Şeker sektöründe beş yıl ile mi sınırlı ya da uzun soluklu bir faaliyeti mi hedefledikleri ise merak konusudur. Çünkü bu firmaların daha önce gıda sektöründe faal olmadıkları bilinmektedir. Bu şirketler tarafından satın alınan fabrikaların mevcut teknik ve idari personeli ise bu belirsizliklerden kaynaklanan kaygı ile fabrikada kalmayıp devlet kurumlarına geçiş başvurusu yapmaları halinde de bu firmalar, yüksek bedel ödemenin dışında sevk ve idare sıkıntısı ile de karşı karşıya kalabilirler. Nasrettin hocanın eline iki testi verip suya gönderdiği çocuğa “nasıl olsa bu testileri kıracak” diye peşin peşin tokat atması misali bu firmalar hakkında şimdiden kötü zanda bulunmak da doğru değildir ancak bu firmaların fabrikaları devralırken bu endişeleri izale etmeleri gerekecektir.