Doyurucu ve besleyici 3. Gün iftar menüsü! Doyurucu ve besleyici 3. Gün iftar menüsü!

Türkiye, bereketli toprakları ve zengin iklim çeşitliliğiyle tarih boyunca birçok meyve ve sebzeye ev sahipliği yapmıştır. Ancak, bazı ürünler doğal olarak Anadolu’da yetişmemiş, keşifler, ticaret yolları ve modern tarım teknikleriyle sonradan ülkemize ulaşmıştır. Sonradan tanıdığımız bu ürünler, hem mutfak kültürümüzü zenginleştirmiş hem de tarımda yeni kapılar açmıştır.

Domates

Sebzeler arasında öne çıkan ilk örnek domatestir. Güney Amerika kökenli olan domates, Aztekler tarafından “tomatl” adıyla bilinirdi. 16. yüzyılda Kristof Kolomb’un keşifleriyle Avrupa’ya ulaşan bu sebze, Osmanlı topraklarına da aynı dönemde girmiştir. Başlangıçta süs bitkisi olarak görülen domates, zamanla yemeklerin vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bugün Türkiye, domates üretiminde dünyada üst sıralarda yer alıyor. Bir diğer önemli sebze patates, And Dağları’ndan dünyaya yayılmıştır. 19. yüzyılda Osmanlı’ya ulaşan patates, kısa sürede tarıma adapte olmuş ve özellikle İç Anadolu ile Karadeniz’de yaygın bir ürün haline gelmiştir.

Mısır ve Fasulye

Amerika kökenli bir başka sebze de mısırdır. Kolomb’un 1492’deki keşfiyle Avrupa’ya taşınan mısır, 17. yüzyılda Türkiye’ye gelmiş ve Karadeniz Bölgesi’nde yoğun bir şekilde üretilmeye başlanmıştır. Ekmek, çorba ve çeşitli yemeklerde kullanılan mısır, Türk mutfağında kendine sağlam bir yer edinmiştir. Fasulye ise yine Amerika kıtasından gelen bir hediyedir. Keşiflerden sonra Türkiye’ye ulaşan bu sebze, protein açısından zengin yapısıyla sofraların baş tacı olmuştur.

Balkabağı

Son sebzemiz olan balkabağı da Amerika’dan Avrupa’ya, oradan da Türkiye’ye ulaşmıştır. Tatlılarda ve çorbalarda kullanılan balkabağı, zamanla Anadolu’nun tarım kültürüne bütünleşmiştir.

Muz

Meyvelere geçtiğimizde ise muz dikkat çekiyor. Anavatanı Güneydoğu Asya olan muz, tropikal bir meyve olarak Türkiye’de doğal olarak yetişmezdi. Uzun yıllar ithalatla tüketilen muz, 20. yüzyılda Akdeniz Bölgesi’nde, özellikle Anamur ve Alanya’da sınırlı üretime başlanmıştır. Bugün Türkiye’de muz üretimi artsa da talep  büyük ölçüde ithalatla karşılanıyor. Muz, kolay erişilebilirliği ve besleyici yapısıyla Türk halkının en sevdiği meyvelerden biri haline gelmiştir.

Kivi

Bir diğer meyve olan kivi, Çin’in Chang Kiang Vadisi’nde doğmuş, ancak 20. yüzyılda Yeni Zelanda’da popülerleşerek dünyaya yayılmıştır. Türkiye’ye ithalat yoluyla gelen kivi, 1980’lerden itibaren Rize, Yalova ve Adapazarı gibi nemli bölgelerde yetiştirilmeye başlanmıştır. C vitamini deposu olan kivi, hem taze tüketimde hem de tatlılarda kendine yer bulmuştur.

Bu meyve ve sebzeler, Türkiye’ye geldikleri ilk zamanlarda yabancı kabul edilse de, tarım teknikleri ve halkın adaptasyonuyla kısa sürede yerlileşmiştir. Domates, patates ve mısır gibi sebzeler, artık Türk tarımının temel taşları arasında yer alıyor. Muz ve kivi ise hem ithalat hem de yerel üretimle sofralarımızı süslüyor. Modern seracılık yöntemleri sayesinde, bu ürünlerin Türkiye’deki üretimi her geçen gün artıyor. Özellikle Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri, iklim avantajlarıyla bu yeni tatların yetişmesinde öncü rol oynuyor.

Kaynak: Haber Merkezi