Kaç gündür kafamda şu karamsar düşüncelerle dolanmama sebep olan şey, "Farkındayız, sadece kitap değil bir dünya veriyoruz" sloganını kullanan Nar Yayınları'nın bastığı ve İhsan Büyükçolak isimli akli dengesi normal olmayan yazarın derlediği ‘Kahkaha Gülleri' isimli sözde çocuk kitabındaki o dehşet verici cümleler:

"Ağabeyinin eti asla ağzına değmesin"

"Abinin kemiklerini topla ve gül ağacının dibine göm"

gibi o kadar korkunç şeyler yazıyordu ki devamını okuyamadım bile…

Yani aklım almıyor. Hikâyedeki babanın oğlunu kafasını keserek öldürmesi mi, annenin buna ses çıkarmaması mı, hocanın (!) bu durumda kardeşinin kemiklerini toplayıp dua etmesini, üvey anaların bu işleri çok yaptığını söylemesi mi? Yani neresinden tutsam elimde kalıyor. Küçücük bir çocuğun tertemiz zihnini böylesi cümlelerle doldurmak nasıl hastalıklı ve sapık bir ruh halinin göstergesi?

Ve belki de ancak çekirdekten seri katil yetiştirmek isteyenlerin işine yarayacak olan bu deli saçmasının basılmasına nasıl müsaade edilir? Basıma hazırlanmadan, piyasaya sürülmeden önce hiç mi denetimi yapılmıyor bu tarz kitapların? Üstelik işin hikâyeden de kötü olan yanı, kuru bir özürle kitapların zaten toplatıldığını açıklayan bu yayınevine hiçbir yaptırım uygulanmadı. Neden? Her gün dünyanın her yerinden binlerce üçüncü sayfa haberi okuyoruz. Arkadaşını öldüren, babasının silahıyla kendini vuran, asan kesen bir sürü çocuk var. Bunlar daha da çoğalsın diye mi? Hem ailevi problemlerden hem de medyadan etkilenerek ruh sağlığı giderek bozulan bu çocukları, EDEBİYAT gibi büyülü bir dal ile zehirlemek çok üzücü, çok korkunç.

Utanmadan bir de,"Farkındayız, sadece kitap değil bir dünya veriyoruz" sloganını kullanan yayınevinin nasıl bir dünya vermeye çalıştığı yeterince ortada. E bir ceza veren de yok bunlara… Eğer tüm bunlar artık gerçekten bizim düzenimiz ise ve biz bu düzeni giderek daha az yargılayacaksak acaba kıyamet nasıl kopacak? Ya da koparken en fazla ne kadar korkutacak, merak ediyorum doğrusu.