Bu bayramda yurdumun dört bir köşesinde yaşayan nice insanımız gibi ben de hem yaz tatilini hem de Ramazan Bayramını vesile ederek on bir on iki saatlik yoldan sonra hısım akrabayı ziyaret etmenin mutluluğunu yaşadım. Sağ olsun, seyahat ettiğimiz firmanın hem iftar hem sahur hem de diğer vakit namazlarını vaktinde eda edebileceğimiz bir şekilde molaları ayarlamış olması bir ayrı bize ayrı bir tat verdi.

 

 

 

Yolculuğumuzun ilk durağı, benim her türlü açıdan gözümü açtığım şehir Denizli oldu; burada bir gece konakladık. Orada, kapılarını her zaman bize açık tutan bir ablam ve eniştem var. Allah onlardan ve yeğenlerimizden her daim razı olsun, öbür âlemde, cennette nice köşkler ve saraylarla mücehhez kılsın. Hava çok sıcak olduğundan fazla su kaybetmemek için şehri bütünüyle gezmeyi göze alamasak da biraz alış veriş yapma imkânı da elde ettik. Denizli’nin en az beş lira daha ucuz bir şehir olduğunu gördük.  Burada da birkaç eski dostumuzla hasret giderdikten sonra köyümüze revan olduk. Otobüsümüz, akşam namazından önce o doğduğum yere, Aliveren’e bizi Allah’ın izni ve inayetiyle ulaştırmış oldu.

 

Aliveren, benim güzel köyüm. Çocukluğum orada keçi oğlak peşinde koşmakla geçti. Daha önceki bir yazımızda da ifade ettiğim gibi bizim orada çocukların oyunları iş, işleri de oyun idi. Yani şehirlerde büyüyen çocukların yaşadıkları gibi bir çocukluğumuz hiç olmadı bizim. Dağlarında kuzu oğlak otlattım, yağmurlarında ıslandım; şimşek çaktığında gök gürültüsüyle burada irkildim ilkin. Bir yaz günü yağmur yağarken dibinde beklediğim ağacın birkaç metre ötesindeki ağaca yıldırım düştüğünü burada irkilerek gözlemledim. Aliveren, benim dünyaya gözlerimi açtığım memleketim; bütün ecdadımın ahret yurduna uyanma kapıları da sanıyorum buradan olacak, çünkü onlar burada medfunlar.

 

 

Arefe günü, evlerde bayrama hazırlığın telâşı vardır. Bu, sadece bir bayram temizliği telâşı değildir. Ramazan Bayramlarına mahsus olmak üzere pişirilen çöreklerle bayrama en iyi şekilde hazırlanma telâşıdır bu. Pişirme şekilleri değişiklik arz etmekle birlikte hemen hemen her evde “çörek” yapılır. İç malzemesi olarak, şeker ve cevizin kullanıldığı bu çörek, yağda kızartılma veya fırına sürülme olmak üzere iki şekilde pişirilir. Çok sert olmuşsa daha sonra şekerli ya da pekmezli suda “bandırılarak” çöreğin yumuşak bir hâl alması sağlanır. İkindiye yakın bir zamanda çocuklar, köy meydanında duvar diplerine tek sıra halinde dizilirler. Bisküvi, gofret ve şeker kutusunu kapan hayırseverler bu çocuklara bunları dağıtarak geçmişleri veya kendileri adına bir hayra vesile olurlar. Eskiden bayram namazına gelen çocuklar için de para toplanır, namaza gelen her çocuğa birer lira hediye edilirdi.

 

 

Bayram günü erken kalktık rahmetli Barış Manço’nun şarkısından söylediği gibi. Çocuklarımızla birlikte bayram namazına gittik, namazımızı eda ettik. Ardından Kayseri’deki camilerde de yaşandığı gibi caminin içerisinde bayramlaşma halkasına dâhil olduk. Büyüğünden küçüğüne, herkesin iştirak ettiği bu bayramlaşma halkasına dâhil olmak ne kadar da güzel bir toplumsal davranış. Köyümüzde iki adet cami var. Her iki camide de benzer bayramlaşmanın ardından küçük büyük, köyün bütün erkekleri köy meydanında daha geniş bir bayramlaşma halkasına dâhil olduk. Eskiden köyde cami bir tane iken bu meydana gerek kalmıyordu. Cami ikiye çıkınca köyde bayramlaşmayan kimse kalmasın diye bu meydan böyle bir bayramlaşma halkası başlatılmış oldu.

 

 

Bayramlaşmalar, eskiden köy odalarında olurdu, oralar değişik sebeplerle yıkılınca bugün adına “dergâh” denilen bir mekânda herkes evinden getirdiği birer tabak bu bayrama has pişirilen “çörek”leri bir yer sofrasında birlikte yedik. Sonrasında sevabını geçmişlerimizin ruhlarına bağışladık. Rabbim ulaştırsın inşallah. Bu sade ve güzel yemeğin ardından evlerimize döndük. Anne babamızın elleri öperek bayramlaştık. Babamı doksan dörtte, kayın pederimi de iki bin dörtte ahrete yollamış olmanın da burukluğu yüreğimizde. Daha sonra çocuklarımızla birlikte halalar, teyzeler ve diğer akrabalar, yaşlılar ziyaret edildi; onların da hayır duaları alındı.

 

 

Sılada bayramın tadı, coşkusu ve havası bir köşeye sığdırılamazmış, bunu da gördüm.