Genç bir kadın, ameliyatla cinsiyetini değiştirmiş. İlk açıklamalarından birinde “erkeklik bacak arasında değildir” demiş.
Sanki bu açıdan bakıldığında kadınlıktan bir farkı var. İki günlük erkekten erkeklik öğrenecek millet. Bu hadsizliğe şaşırmamak elde değil... Şaşıyorum.
Bizde böyledir. Adam millet sevgisinin ne olduğunu öğrenir. Bir bakmışın kırk yıllık milliyetçiye, milliyetçilik dersi verir.
Gavur ihtida eder, ya da adam yıllarca dinden imandan habersiz yaşar da bir gün Allah hidayet nasip ederse, ilk yapacağı şey Müslümanlara din iman anlatmak olur.
Bu yüzden İsmet Özel, Engin Noyan gibilere hem hayret ediyorum, hem sözlerinin indimde hiçbir değeri yoktur. Bu gibilerin peşinde gidenlere de şaşıyorum.
Müslüm Gürses vefat etti. Allah rahmet eylesin. “Göbeğini kaşıyan ayı”lardan muzdarip köşe yazarımız, Gürses’in hastane masrafını diline dolamış. Onun gibilere sorsanız yıllar önce geçirdiği trafik kazasından sonra morgda ölüme terkedilmesi gerekirdi rahmetlinin.
Öyle ya o türden hastanelerde tedavi olmak için zatı alilerinin sosyal tabakasından olmak gerekir. Böylesi ayrımcı ve seçkinci güya halk adamlarına şaşıyorum.
Fazıl Say, Müslüm Gürses’in cenazesine çelenk göndermiş. Böyle yüzsüzce nezaket gösterilerine şaşıyorum.
Şehrimizden çıkan böyük(!) islam alimi Mustafa İslamoğlu’nun kendi televizyon kanalında bir sohbetini dinledim. Uydurma hadislerin çokluğundan filan bahsediyordu.
Sonra hz. Peygamberin sahabeye sözlerini yazmayı yasakladığından bahsetti. Bu sözleri söylerken karşısında oturan çalışkan talebeleri ellerinde not defterleri harıl harıl mübarek hocalarının sözlerini not ediyorlardı.
Yahu sen peygamberden daha kıymetli adam mısın, senin sözlerin talebelerin tarafından kayda geçirilirken neden itiraz etmiyorsun kardeşim. Geçmişteki bütün alimleri ve yaşayan Müslümanları ahmak yerine koyan ve kendi düştüğü durumu göremeyen hamakate şaşıyorum.
Önüne geleni kafir, müşrik diye itham eden, Kur’an’ın apaçık bir kitap olduğunu söyleyip, kendisinin anladığı gibi anlamayanı dinden çıkaran, ama Kur’an’daki uyarılara kendisinin de muhatap olduğunu unutan mantıksızlığa şaşıyorum.
Milleti sevdiğini iddia eden, milletin mustarip olduğu dertlerden bihaber, kendi kurduğu dünyada yaşayan ve kendi gibi düşünmeyenleri aptal olmakla, ihanetle suçlayan sevgi militanlarını anlayamıyor, hallerine şaşıyorum.
Muhafazakarız diye ortaya çıkıp, elde ettikleri mevkilerden, çıkar hesaplarından, iktidar nimetlerinden başka muhafaza edecek bir şeyleri olmayanların, başkalarının muhafaza ettikleri şeyler üzerinden saldırmalarını, modernliği, laikliği, kapitalizmi kimseye bırakmamalarını anlayamıyor ve şaşıyorum.
Zihninde halk diye garip bir mahluku canlandırıp, halkın umutlarından, beklentilerinden, hassasiyetlerinden habersiz, halka rağmen halkçılık yapan zihniyeti garipsiyorum. Önerdikleri çözümlere, ürettikleri politikalardaki mantıksızlığa şaşıyorum...
Şaşkınlık verici bir ülkede, hayret verici zihniyetlerle karşı karşıya her gün daha çok şaşırarak ve kendimi daha çok çaresiz hissederek yaşıyorum.