Bu çalışmanın gerekleri ise kuruluşundan bu güne kadar Şeker Fabrikalarının bünyesinde görev yapmakta olan tarım teknik personeli tarafından takip ve koordine edilmekteydi. Arazide görev yapan ekim söküm ve mücadele çavuşları ile birlikte görev yapan Tarım Teknisyenleri ve Ziraat Mühendisleri, şeker pancarı üretiminde yapmış oldukları özverili çalışmalarla ülkemizde genel bir tarım kültürünün oluşmasını sağladılar. O yılların kısıtlı imkanlarıyla köylere atlarla giden tarım teknik personeli, o yöre halkından işe alınmış olan ekim söküm ve mücadele çavuşlarıyla birlikte, şeker pancarı tarımını öğretmek üzere gitmiş oldukları köylerde diğer tarımsal faaliyetlerde de öncülük yapmışlardı.
Çiftçilerimizin, Şeker pancarı tarımının yeni başlamış olduğu o yıllarda kullanılmakta oldukları tarım aletleri çok ilkel olduğu gibi, tarım ürünlerinin ihtiyaç duyduğu gübreleme, ilaçlama, sulama gibi temel tarım faaliyetleri, ya gereği gibi yapılmamakta ya da hiç yapılmamaktaydı. Ahır gübresinin büyük bir kısmı tezek olarak hazırlanıp kışın yakacak olarak kullanılmaktaydı. Tarlaların çok azına ahır gübresi atılmakta, o da iyice yanmadan atıldığı için tarlalarda yoğun bir şekilde yabancı ot çıkarak verimi düşürmekteydi. Şeker pancarı tarımının başlamadığı yıllarda ve hatta şeker pancarı üretiminin yapılmadığı tarım alanlarımızdaki tarımsal üretim faaliyetleri, ne yazık ki atadan babadan görülen usullerle devam etmekte ve birim alandan elde edilen tarım ürünleri verimi de maalesef dünya ortalamalarının çok çok altında olmaktaydı.
1979 Yılında tayin edildiğim Afyon Şeker Fabrikasına bağlı Dinar Pancar Bölge şefliği çevre köylerinde tarlasını karasabanla tarla süren, içinde domuz yağı varmış diye çıkan dedikodulara inanıp, kimyasal gübre kullanmaktan kaçınan, dağ köylerinde ekinini avuçla serperek eken ve hububat hasadını orak ve tırpan ile yapan köyler vardı. Şeker şirketinin tahsis ettiği pikap ile köyleri gezerken, köy evlerinden ve avlularındaki tarım aletlerinden o köyün pancar ekip ekmediğini kolayca tahmin edebiliyorduk. Pancar ekilen köylerde evlerin dış cepheleri ve ahşap kısımları boyalı, evlerin çatıları kiremit ya da çinko ile örtülü, pancar ekmeyen köylerin avlularında kara saban ya da çekili pulluklar, at ya da öküzlerin çektiği arabalar, evlerin çatıları ise toprak damlar, dış cepheleri ise çamur sıva ile sıvalı evlerden ibaretti. Pancar eken köylerin, avlularında traktörleri ile birlikte mibzer, pulluk, tırmık, kolla çalıştırılan tınaz makinalarını görürdük . Büyük bir bölümü kuru tarım ile uğraşan köyler dışında, içinden dere akan köylerde dahi akmakta olan sudan çok az kişi istifade etmekteydi.
O yıllardaki şeker tarımcıları, o yılların kıt imkanlarıyla köylere ulaşıp köy odasında tarımsal bilgiler aktardıkları gibi tarlada bizzat uygulamayı da göstermekteydiler. Pancar tarımına yeni başlayan köylere, pancar kooperatifleri vasıtasıyla kredili olarak verilen traktörler ile birlikte, traktörlerin gücüne göre ikili veya üçlü pulluklar, tırmıklar ve kimyasal gübre atımını kolaylaştıran kuyruk mili hareketli gübre serpme makinaları verildi. Pancar ekilecek tarlalarda tohum yatağı hazırlıklarına bizzat nezaret edilerek, şeker şirketi tarafından çiftçilerin kullanımına sunulan merdaneler ile tohum yatağının ihtiyaç duyduğu rutubetin kaybolmaması sağlandı. Yörenin iklim şartlarına uygun hale geldiğinde şeker şirketi tarafından ilk yıllarda at ya da öküzler tarafından çekilen çekili mibzerler, sonrasında traktörler tarafından çekilen çekili mibzerler, sonrasında da beş ekim hazneli sıra arası 45cm olan hassas ekim mibzerleri ile pancar ekimi sağlandı. Mibzer ile ekimin faydasını gören çiftçilere yine pancar kooperatifleri vasıtasıyla diğer tarım ürünlerini de ekebilecekleri mibzerler, kredili olarak çiftçilere verildi. Şeker pancarı ekilecek tarlalar için verilen gübreleri, kullanmak istemeyen çiftçiler ikna edildi ve gübre atmadan ekilen yerlerdeki verim düşüklükleri bizzat kendileri tarafından yerinde görüldü. Önceleri el çapası ile yabancı ot mücadelesi yapılan tarlalarda ekim öncesi veya ekim sonrası kullanılan ot ilaçları kullanımı yanında çapa makinalarının kullanımı da yaygınlaştırıldı.
Toprak yüzüne çıkmış olan pancar fideleri, böcek zararına uğramasın diye ilacı ve makinaları şeker şirketi tarafından temin edilen ilaç ve makinalar ile zararlı mücadeleleri yapıldı. O yıllarda ilaçlanan tarla sınırlarına ikaz ve uyarı maksadıyla ağaç çubuklar üzerinde sarı bayraklar ile de işaretlenirdi. İlaçlamada çalışanların koruyucu maskeler ile yapacakları toplu mücadele, bir gün öncesinden köy halkına duyurulurdu.
Şeker pancarı üretimi için yapılan tarla hazırlıkları, gübre kullanımı, yabancı ot mücadelesi, hastalık ve haşerelere karşı yapılan ilaçlı mücadeleler sonucu oluşan kazanımlar görüldükçe, diğer tarım ürünlerinin üretiminde de bu araç ve gereçler kullanılmaya başlayınca birim alandan üretilen ürün miktarları da arttı ve buna bağlı olarak çiftçinin geliri de artmış oldu. Çiftçilerimizin gelir düzeyinin çok düşük olduğu o yıllarda, LPG tüp ve ocaktan, kömür sobalarına kadar temel ev ihtiyaçlarından, her türlü tarım araç ve gereçleri, şeker şirketleri bünyesinde görev yapan Tarım Teknik personelinin de desteğiyle pancar kooperatifleri tarafından pancar ya da harman vade ödemeli kredili olarak temin edilmekteydi. Çiftçilere tarımsal üretim ile ilgili bilgiler bizzat arazide tarlada, köyde verildiğinden şeker tarımcıları adete çiftçinin ailesinden bir fert gibiydiler. Asker uğurlama toplantısından düğüne, hatta cenazeye kadarki etkinliklerde arazi çavuşları tarafından haberdar edildikleri için köy ile köylü ile iç içeydiler. Pancar ekimi için verilen kimyasal gübreler yanında, pancar ekiminden sökümüne kadar çıkarılan ekim, çapa, sulama ve söküm avansları faizsiz olarak verildiğinden, çapa sulama ve söküm işlerini kendi aile fertleri ile yapan çiftçilere verilmiş olan avanslar cep harçlığı olarak kalırdı. Bu durumda verilmiş olan bu avanslar, okumaya giden çocuğa ve askere gidene harçlık olduğu gibi gelinlik kızlar için de çeyiz masrafı olurdu. Dinarda o evin önünden her geçişte çatı altı çıkıntısına yazılmış bir yazıyı okumaktan zevk alırdım. Duvarda kabartma olarak yazılan yazıda “Bu ev 1965 yılı pancar parasıyla yapılmıştır.” Yazıyordu.
Birçok kurumun makam aracının olmadığı o yıllarda yakıt kısıtlamasının yapılmaksızın Tarım Teknik personeli tarafından arazi ve köy eğitim çalışmaları mesai kavramı gözetmeksizin yapılmaktaydı. Hastanelerin ve sağlık merkezlerinin bir çoğunda cankuran(Ambulans kelimesini Türkçe olmadığı için bir türlü sevemedim) ve telefon irtibatı olmayan yerlerde ilçe merkezi hastanesine doğum hastası getirdiğimiz zamanlar oldu.
Şeker şirketi tarımcılarının önderliği sadece şeker pancarı üretimi ile sınırlı kalmadı. Diğer bitkisel ve hayvansal ürünlerdeki rehberlikleri konularını da önümüzdeki haftalarda yazmaya devam edeceğim.