Hani, 'Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.' ayeti kerimesi varya
Muhsin Yazıcıoğlu bu ayetin tezahürüydü.
5.5 yıl tek başına hücrede olmak üzere 7.5 yıl medrese-i Yusufiye de kaldı.
Sanırım bu millete mensub olup Muhsin Yazıcıoğlu'na kalbinden bir sevgi bir muhabbet duymayan hiç kimse yoktur.
İç anadolunun bozkırı gibi yanık bir yüreği...
Toroslar gibi yüce bir gönlü...
Söğüt gölgesi gibi ılık bir şevkatı vardı.
İnsanla ilk temasta onu çekip saran sanki koklarcasına kucaklayan yüce gönüllü bir zarif yönü vardı...
Muhsin Yazıcıoğlu 1954 yılında Şarkışla, Sivas da doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ni bitirdi.
1968'de cemiyetçilik çalışmalarına başladı.
Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katıldı;
Üniversite eğitimi için 1972'de Ankara'ya geldikten sonra da, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı.
Sırasıyla Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nda bulundu. Yazıcıoğlu, 1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin de kurucu Genel Başkanı oldu.
1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül 1980'den sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. 5,5 yıl tek başına hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı.
Yazıcıoğlu, cezaevinden çıktıktan sonra, cezaevindeki ülkücüler ve onların ailelerine yardım amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı. Yazıcıoğlu, 1987'de Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) girdi ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. 20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde, Refah Partisi (RP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi'nin (IDP) oluşturduğu ittifak bünyesinde milletvekili adayı olan
Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas'tan milletvekili seçildi.
Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992'de, "içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı" gerekçesiyle 5 milletvekili arkadaşı ile beraber MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993'te, MÇP' den ayrılan bir grup arkadaşı ile beraber Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu.
24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerinde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak yeniden parlamentoya giren Yazıcıoğlu, 28 Şubat 1996'da ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü. 8 Ekim 2000 tarihindeki 4., 20 Temmuz 2003 tarihli 5. ve 30 Nisan 2006 tarihli 6. Olağan ve 15 Nisan 2007 tarihli 2. Olağanüstü Büyük Kurultaylarda yeniden genel başkan seçildi.
22 Temmuz 2007 seçimlerinde Sivas'tan bağımsız milletvekili olarak TBMM'ye girdi ve seçimlerden önce bıraktığı BBP Genel Başkanlığına tekrar seçildi...
Şehadeti...
"Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz.
Hiç birimizin garantisi yok.
Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok.
Yani, ruh bir saniyeliktir.
Püf dedi mi gitti.
Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil.
Bir saniyenize bile hakim değilsiniz.
Bir saniyesine bile hakim olamadığınız,
hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için,
bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.
Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz.
Dik duracağız, doğru gideceğiz.
Allah'ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim.
Allah'ın izniyle, olsak da milletle olacağız.
Olmasak da, milletle olmayacağız.
Yarın ahirette Allah, bize ‘Niye iktidar olmadın' diye sormayacak...'
şehittir çünkü geçirdiği kaza nedeniyle zaten hükmen şehittir.
Yok şer odaklarının sebebiyle olan bir kazaysa fiilen şehittir.
25 Mart 2009 tarihinde, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket etmek üzere içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü haberini alır almaz arabamla hiç tereddüd etmeden hemen Ehl-i Dilden kalkıp kahramanmaraşa yola çıktık.
O gün arabada kimler vardı Nuri babadan başkasını hatırlamıyorum.
Bizde arama çabalarına katıldık.
Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail Güneş 112 Acil Servisi aramıştır. Bu konuşmada bacağının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, ne BBP Sivas il başkan yardımcısı Murat Çetinkaya ne de pilot Kaya İstektepe'den ses gelmediğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise göremediğini söylemiştir.
Bu konuşmalar İsmail Güneş'in son konuşması olmuştur. Kazadan 48 saat sonra helikopterin enkazı ve Muhsin Yazıcıoğlu dâhil 6 kişinin naaşı arama ekipleri içerisinden 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulundu.
Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı.
28 Mart 2009 tarihi ve saat 14:10'da BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu'nun yaptığı açıklamaya göre, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler vefat etmişlerdi.
Kendisi daha önce on yedi defa trafik kazası geçirmişti ancak bunların hepsini hafif sıyrıklarla atlatmıştı.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesi ölümünden 6 gün sonra 31 Mart 2009 tarihinde Kocatepe Camii'nde düzenlendi. TBMM'deki törende Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı naaşının üzeri çiçeklerle süslendi. Cenaze törenine basın mensupları dâhil yaklaşık 1.000.000 yakın kişi katıldı. Vasiyeti üzerine cenazesi, Taceddin Dergahı'na defnedildi.
Vasiyet ettiği için bir bakanlar kurulu kararı çıkarılarak Mehmet Âkif Ersoy müzesi olarak kullanılan dergahın bahçesine defnedildi.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün ardından memleketi Sivas'ta birçok parka ve caddeye ismi verildi. Amasya'da yapılan caddenin ismi Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi olarak değiştirildi.
Anadolu'nun birçok yerinde park, cadde ve vakıflara onun ismi verilerek kendisine duyulan sevgi ve saygı tekrar ifade edildi.
Doğan Anadolu çocuklarının bir çoğuna Muhsin adı verildi.
Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerine olsun
vesselam.