Çünkü konuşmak sanat işidir, herkes hatip olamaz. Doğru kelimeleri seçmek, net ve öz konuşmak, insanın fikrini, düşüncesini ve kendini ifadesinde önemli rol teşkil etmektedir.

 

Televizyon spikerlerini ve radyo spikerlerini seçerken, diksiyon ve ses tonuna çok ehemmiyet verirler. Neden, hiç düşündünüz mü? Çünkü topluma seslenecek olan kişilikler konuşmayı bilen olacaktır. Orada konuşurken neyi temsil ettiğini, karşısında farklı insanların olduklarını asla unutmamalıdırlar. Çünkü insanlar o konuşan şahsiyetleri dikkatli dinlerler. Konuştuklarından feyz almaya fikirlerini tartmaya çalışırlar. Ama gelin görün ki şimdiki televizyonlarda konuşan kişiler pek te bunlara riayet ettikleri söylenemez. Sadece spikerler değil, gariptir ama devlet erkânı da bu konuşmalarda çoğu zaman tenkit ve eleştiri alıyorlar. Bir başka gariplik ise kendilerini tenkit edenler yine meslektaşları oluyor. Bizlerin atladığı bir konu var. Artık konuşmalar ve yazılar geleceğimizin teminatı olan çocuklar ve gençler üzerinde etkili olduğunu unutuyoruz. Fazla derin düşünmemek lazım yakın geçmişimize baktığımıza televizyonlarda oynayan dizilerin insan üzerindeki etkisi gördük. Bir gençlik bu yolla farklı tarzlar oluşturdu. Adam öldürmek, silah taşımak, birilerine racon kesmek büyüklük olarak anıldı ve yaşandı. Ceddimizin bugün bizleri görselerdi acaba bu yaşam tarzımıza neler derlerdi acaba. İnsan yaratılışında yaratmak varken, bugün yok etmek çok kolay oldu. Rabbim bizleri ıslah etsin.

 

Büyükler olarak, topluma hitabet eden kişiler olarak örnek alındığımızı unutmadan konuşmak gerektiğini vakit geçmeden görmemiz gerekmektedir. Televizyonlarda, gazetelerde boy boy kavga, cinayet ve en önemlisi siyasetçilerin atışması mevcut. Bunları okuyan ve izleyen toplumun metanetli, merhametli, sabırlı, iyimser olmasını beklemek biraz garip olacaktır. Bu kadar vahim olayları takip eden kişilerinde psikolojilerinin bozulması normaldir. Onlar da yaşamları içerisin de artık stres taşıyan birer birey olarak toplum içerisinde dolaşmaya başlayacaktır. Yani kısaca fitili ateşlenmeye hazır bir bomba misali. Uzaklara gitmemize gerek yok huzurlu ortamımızı bozmak niyetinde olanlara prim vermemize lüzum yok. 12 Eylül öncesini hatırlayın kardeşin kardeşe tahammülü yoktu. Bazı çıkarlar uğruna siyasi manipülasyonlar için binlerce genç ihtiyar insan katledildi. Ama geçmişten ders alınmamış olacak ki bugün hala siyasiler birbirlerine sataşmaktan geri kalmıyorlar. Bu yaşadığımız devletin, Başbakanını millet seçmiş, milletin meclisinde kimin başbakan olup olamayacağını tartışmak siyasi liderlere değil, ancak millete düşer. Milletin fikirlerini uygulayıcılar, milletin vekilleridir. Bu vekiller kimleri temsil ettiklerini asla unutmamalıdırlar. Devletin bunca önemli sorunları varken, siyasi amaç uğruna bir nevi bu çıkar amacı güder ki, milletin sözcülüğünü unutup yerinizi ve işinizi unutup çıkarlarınız doğrultusun da hareket ederseniz, vekili olduğunuz millet sizlere en iyi cevabı verecektir. Yakında yapılacak olan yerel seçimler münasebetiyle, kırıcı konuşmalardan uzak olup, devletin asıl sorunlarına kendinizi vermeniz gerekmez mi? İktidar olmuş bir parti ve başbakan belli, muhalefet belli neyin tartışması ekranlardaki? Muhalefet olmak demek her fikre karşı olmak demek değildir. Fikirlerin var ise uygulayabilmek adına mevcut iktidar ile uzlaşarak, ortak çalışma yaparak hayata geçirmeniz gerekir. Lakin bu uygulama yerine birbirlerini karalama politikası güden bu siyasi zihniyetin ne için devletin başında olduğunu bizlere bir kez daha düşünme fırsatı doğurmaktan başka çare bırakmamaktadır.

 

Elinizdeki güçleri devletin ve milletin bekası için kullanmak lazımdır. Yoksa bu devlet için zarar teşkil edecektir. Bir takım unsurlar ile kendi fikirlerinizin ve siyasi görüşünüzün kabul gördüğünü düşünmek en büyük yanılgı olacaktır. Bu millet o kadar da cahil değildir. Kimin ne yaptığını ve kimin ne yapabileceğini görebilecek kadar engin bir fikre sahiptir bu millet. Bu milletin sevgisini ve güvencesini istismar etmek o kadar da kolay değildir. Bundan mütevellit, siyasi liderlerimiz ve mecliste grubu bulunan bütün siyasiler ve televizyonlara çıkıp halkı bilinçlendirmek adına sadece kendi fikirlerini empoze etmeye çalışanlar, konuştuklarına daha dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu devletin geleceği ve bu milletin duyguları ile kimse oynayamaz. Oynayanların akıbeti tarihte yerini almıştır.

 

Yazımı kendi sözüm ile bitirmek istiyorum. Çok konuşmak sanat olsa idi, herkes sanatçı olurdu. Az konuşup öz konuşup asil olmanın farkını yakalamak gerekir.