Çok kolay hatalar yapabiliyoruz bu hayatta. Bu kadar kolay hataları yapıyoruz yapmasına da bizim düzenimizi bozacak olan bu yanlışlıklar bizleri olgunlaştırması gerekirken bizler toy bir şekilde hayatımızı sürdürmeye devam ediyoruz. O kadar net bir durum ki aslında ama bizler yaşam tarzımızla bu işi karmakarışık yapmak için ne gerekirse yapıyoruz. Bir işte olsun, bir aşkta, bir dostlukta, hatta devlet yönetiminde aynı yanlışlıklar sürebilmekte. Bile bile bunun devamı neden gelebilir ki? Elbette tek bir cevap var umut.

Acaba sorusunu çok sorduğumuz bu yaşam biçimimizde bazı şeyleri değişmeye çalışsak da bazı kendi duygularımız ağar basabiliyor. Bir şoför düşünün akşama kadar direksiyon başında, binlerce şey görüyor, olaylar, kazalar, , insanlar, hayvanlar ama bu gördüklerinden ders alması gerekirken yine hata yapabiliyor. Bir öğrenci düşünün imtihan günü ders çalışması gerekirken kopya hazırladığını, hâlbuki kopya için ayırdığı zamanı ders için ayırsa en kötü ihtimalle orta bir not alacak. Ayrıca, kopya çekerken yakalandığı takdirde ceza alacağını bilmesi ve bunu bilerek uygulaması ise önümüzdeki geleceğimiz yaşamlarımızı ne kadar kolay bir şekilde risk altına soktuğumuzun göstergesidir.

Aslında bakıldığında hataların sebebi olarak insan çıkar karşımıza. Herkesi kendimiz gibi bilmemiz nedeni ile insanlar güvenmek suretiyle beklenmedik hatalara sebebiyet verebiliriz. İnsan sevdiğine zarar verebilir mi? Diye düşünürken en büyük zararı sevdiklerimizden alır olduk bugün yaşadığımız şu yalan dünyada. Dost kelimesinin anlamının çıkar olduğu bu dönemlerde bu saygın ve sevgi yüklü kelimelerin gerçek karşılığını verme zamanımız geldi de geçiyor bile. İki seven, iki dost insan, iki seçkin esnaf birbirine zarar verebiliyor ise bu durumda yapacağımız yeni manevralar bizleri belki de hataya götürecektir. İşte bu zamanlarda yapacağımız uygulamaların çok önemli olduğunu bilmemiz gerekir, hata yapmamak için.

Devlet yönetiminde de aynı olaylar yaşanmakta yapılan hatalar itiraf edildiği halde tekrar karşımıza yeni fikir gibi getirilip sunulması bu insanları cahil görmekten başka bir şey değil. Yapılan hatalarda ısrar edildiği takdirde bu milletin ve devletin bekası zor durumda kalacaktır. Hatalar zinciri tavizleri doğuracaktır. En basit örnek bugün yaşanan terör olgusu. İşte bu olgu çözümlenmesi gereken en önemli sorun iken, terörü başlatanlarla barış süreci adı altında çözüm aramak, yeni terör unsurlarına davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir. Birbirine bağlı, kültürüne saygılı, aile yapısı sağlam bir milletin her zaman huzurunu bozmak ve hataya teşvik etmek isteyen unsurlar olacaktır. İşte bu hesapları yapanlara karşı birliğimizi ve dirliğimizi bozmadan, gıybet yapmadan, bütün beşeri ilişkilerimizi çıkar doğrultusunda kurmadan yaşamayı öğrenmeliyiz. Unutmamamız gereken şu önemli söz her şeyi net bir şekilde anlatacaktır. Ne kadar yüksekte oturursan otur oturacağın yer bellidir.

Müstevrid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükâfat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâlâ Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teâlâ Hazretleri Kıyamet günü onu mürailer makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasip azapla azaplandırır.)"