Hediyenin anlamı ve manevi değeri yüksektir. Kimileri basit gibi görse de hediye insanları birbirlerine bağlayan en önemli unsurlardan biridir. Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz ama gelin görün ki bazen hediye verirken abartmıyor da değiliz hani. Kendi durumumuzu aşan hediyeleri almak karşımızdaki insanlara bizleri daha büyük daha saygın gösterecek kanısı aslında yanlıştır. Ufacık bir hediye bile yıllarca edilen kişi tarafından muhafaza edilir, zaman zaman baktıkça hediyeyi veren kişi hatırlanır ve yâd edilir. Bunun akabinde ya bir mektup yazılır ya da bugün ki mevcut teknoloji sayesinde telefon ile aranır hatır sual edilir. Aranan kişi o kadar mutlu olacaktır ki belki de aylardır yıllardır görüşme imkânı bulamayanlar, bir hediye sayesinde tatlı bir tebessüm edecekler belki de huzur bulacaklardır.

 

Hediye konusu denince düğün zamanlarını da unutmamak gerekir. Öyle ki işte bu zamanlarda hediyeler tavan yapar. Ama bu hediyelerin nedense hep karşılığı var olarak bilinir ve ona göre hediyeler takdim edilir. Bugün senin oğlunun düğünü varsa, yarın da onun oğlunun sünnet düğünü olacaktır. Yuva kurarken de hediye bağlamında verilen eşyalar bazen olumsuz tartışmalara sebebiyet verebilir. İşte ben bilmem kaç liralık yatak odası aldım sende şu kadarlık oturma grubu almalısın. Yada düzen zamanı ne hikmetse damat tarafına imkan sorulmadan akla ne gelirse ne görülürse alınmaya çalışılır. Biraz düşünülse, bugün alınan hediyelerin maliyetleri fazla olursa, yarın sıkıntıyı işte bu evlenen gençler çekecekler. Etrafa ihtişam gösterisi yapmak adına ileride yeni yuva kuran bu gençleri zor durumda bırakmaya gerek var mı? Hediye imkân dâhilinde verilen en güzel sevgi ibaresidir. Elbette bu hediyenin bir karşılığı olacaktır. İllaki aynı değerde olacak diye bir kaide yok. Ama düğün zamanlarında bu hediye trafiği, tatsız tartışmalara sebebiyet verebiliyor.

Son yıllarda günlerimizde çoğaldı. Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, kadınlar günü, v.b Bir yıl içerisinde bayanları hatırlamak için o kadar özel günler var ki erkekler olarak kıskansak yeridir. Lakin biz kadınlarımızı özel bir günde değil her zaman sevgi, saygı ve hediyelerimizle anmamız gerekir. Demem o ki, her gün hediye almak değil, tatlı bir söz bile karşımızdaki insana alacağımız hediyeden daha etkili olacak ve o kişiyi çok daha mutlu edecektir.

Tarihimiz de hediye önemli yer teşkil etmiştir. Krallar, padişahlar, sultanlar birbirlerine en kıymetli taşlardan oluşan hediyeler sunmuşlardır. Bazı devletler aralarındaki samimiyeti artırmak bağlamında deve yükü sandıklarla hediyeler alıp vermişlerdir. Şimdi bunları düşününce neden bu kadar önemli bu hediye diye düşünmeden geçemedim. Hediyenin insanlar üzerinde manevi bir mutluluk verdiği olgusundan başka dini yönden de hediye bizim için en önemli sevgi ve saygı gösterme aracı olmuştur.

Etrafımıza baktığımızda ne kadar çok hediye sahibi olduğumuzu görmemek için kör olmak gerekir. Gerçi gözümüze inen perdeler, bizlerin güzeli görmekte zorlandığımız bazı anlarda kötü düşünceler ile yanılgılara yolculuğa çıktığımız anlar fazladır hayatımızda. Birilerinden hediye beklerken aslında en büyük hediyeyi aldığımızın farkında bile değiliz.

Bu hediye öyle bir hediye ki, hayatta kalma mücadelesinde sevgiyi, aşkı, saygıyı yaşama adına bu bedeni bizler taşırken, bedenin bize ait olmadığını, bu bedenin bizlere hediye edildiğini, bu önemli ve en güzel hediyenin de karşılığının Allah’a şükür edip ibadet etmek olduğunu, anneler gününü, doğum

günlerini, sevgililer gününü hatırladığımız gibi hatırlasak belki de bugün yaşadığımız acıları, kederleri, sıkıntıları yaşamayacağız.

İnsanları birbirine bağlamak ve sevindirmek için hediyeleşmelerini emrederdi. ( İbn-i Asakiri )