Aşk kelimesi herkesin ağzında bir sakız misali dolanmakta. Aşkı konuşurken neyden bahsettiklerinin farkında olan var mıdır acaba? Aşk insanlar arasında iki insan yaşadığı bir duygu olarak tanımlansa da bana göre aşk ilahi bir duygudur. Ezeli ve ebedi olan sevgisinden biz kullara verilmiş bir duygudur aşk.
Aşka bakıldığı zaman insanın bir parçası olarak vardır. İnsan bedeninde hissetmeye başladığında anlam ve tarif edemediği bir hisse kapılır. Etrafını izlemeye çalışır bende mi bir gariplik var yoksa herkes bu durumda mı? Diye. Gördükleri kendisinin ne olduğunu anlamakta zorlayacaktır. Çünkü yaşanan şey aslında sevgidir. Sevginin hisseleri ile aşkı yaşadığını düşünen onca insan var etrafımızda ve bu duygu karışması bizleri ileride daha çok etkileyecek durumlara sürükleyebilir. Tarifinde zorlandığımız bu duyguyu kelimeler ile ifade etmeye çalışmak sadece kendi açımızdan boşa harcanmış zaman olarak kendi tarihimize geçer. Bir parçamız olsa da aşk, her istediğimiz zaman kullanamayacağımız bir güç, bir irade olayıdır belki de. Yoksa iradesizlik midir? Düşünün bir kere hem insanoğlunun elinde, hem de değil. Hem tatlı, hem acı. Hem derman, hem zehir. Belki de bunları düşünmekle hata ediyor olabiliriz. Ama kim ne derse desin aşk yüce Rabb’imizin bizlere bahşettiği en güzel duygudur aşk.
Aşk üzerine şarkılar, şiirler, ağıtlar yazıldı. Kimi sözler aşk güzelliğinden bahsetti, kimi sözler aşkın acı yanını anlattı. Bu duyguyu yaşadığını düşünenler ya konuştular, ya da yazdılar. Bunca şiir ve şarkı İnsanlar bunları duysunlar, okusunlar da kendileri de bunları isterse yaşasınlar istemezse yaşamasınlar diye yazıldı. Her aşk bir gün bitermiş, evlilik aşkı öldürüyormuş gibi sözlerle aşkı basitleştirmek isteyenler bir kez daha düşünmeli. Aşkın içinde çıkar yoktur. Aşkta beklenti sadece duygudur. Maddiyat olarak ve dünyevi çıkarlar doğrultusunda aşkı yaşamaya çalışanlar anca kendilerini kandırırlar. Allah, bu yalan dünya için, nefsi için sevenleri, tene vurgun olanları ıslah etsin.
İnsanların bu aşkı basite indirgemeleri, gözlerinin ne kadar kör, mantıklarının ne kadar aciz olduğunu ortaya koymaktadır. Aşkı kendilerinin malı, istedikleri zaman kullanabilecekleri ve yönlendirebileceklerini sanıyorlar. Atladıkları çok önemli bir konu var. Allah istemezse kim kime aşkını hissedebilir. Unutulan konu aşkı yaşayan o yüreklerin, Allah’ın elinde olmasıdır. Güzeli görünce bir başkalaşıyoruz. Saçları, gözleri, ağzı burnu vesselam kaptırıyoruz kendimizi delice. Hemen kelimeler dökülmeye başlıyor dudaklardan. O olmadan yaşayamam. Bu ne güzelliktir. Senin için ölürüm gibi cümleler ardı arkasına gelmeye başlıyor. Ama bir de o güzellikleri yaradan var. O istemeden hiçbir şey olamaz. Sen istediğin kadar yan, istediğin kadar tutuş.
"Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, Allah Teâlâ affedip cennetine koyar." (İbni Asakir)