Şehrimizde roman sanatında ürün veren yazar sayısı bir elin parmaklarını geçer mi geçmez mi

bilmem. Daha önce “ 13. Gün” şiir kitabını bildiğim, çeşitli yazılarını dergilerde okuduğum ve şiir vakti

dergisini çıkaran selim bey’i roman yazarı olarak karşımızda görmek hoşumuza gitti. Daha romanını

okumamıştık ama olsun şehrimiz adına bu bile heyecanlanmamıza yetti. İmza-hayırlı olsun- iyi

dilekler- faslı geçtikten sonra sohbetimizi kahve içebileceğimiz ve daha uzun sohbet edebileceğimiz

bir mekânda sürdürmeye karar verdik.

Kent merkezindeki bu mekâna giderken yaptığımız sohbet bile not tutulmaya, yazılmaya değerdi.

Genelde yürürken Kayseri ve edebiyat üzerine konuştuk.

 

Gittiğimiz mekânda kahvelerimizi içene kadar sohbet edip sonra ayrılacaktık. Ama ayrılmak ne

mümkün sohbet sohbeti açıyor, eve gitmek için iki de bir baktığımız saatin kaç olduğunu unutmuştuk

bile…

Sohbetimizde romandan başlayıp öyküye, şiirden devam edip Kayseri’de dergilere, Kayseri’yi de çıkıp

diğer dergilere doğru genişleyen bir konuşma içinde bulduk kendimizi.

 

Edebiyat sohbeti yapmanın keyfi gözlerimize yansıdı.

*

Bu hafta sonu da Nevşehir’de yaşayan şair Mehmet BAŞ ile Yoğunburç Kültürevinde buluştuk. Sohbet

konusu “Kayseri”ye geldiğinde dikkat kesildim. Çünkü Kayseri’yi bizden çok dışarıda yaşayanlar daha

iyi gözlemlediği için söyleyeceklerini önemseyecektim.

 

Kayseri’nin modern bir kent görünümünde olmasına rağmen sanat ve kültürde çok zayıf bir görüntü

çizdiğini söyledi. Özellikle edebiyat dergilerinin isimlerini sayarken daha çok dikkat ettim bakalım

gerçekten takip edebilmiş mi diye. Evet, saydı. Bütün dergileri saydı Kayseri’de çıkan. Hepsinin

hakkında da görüşlerini söyledi. Tabi bu görüşler öznel görüşler ama dışarıda yaşayan bir edebiyat

adamının gözlemleri şehrimiz için önemli diye bunlardan bahsediyoruz.

 

Kısaca şunu söylemek istiyorum bu şehirde yapılan her şey izleniyor. İzlenmekle kalmayıp

değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeler dillendiriliyor. Bu yüzden işini ciddiyetle yapanlara söyleyecek

lafımız yok ama işini ciddiye almayanlara şunu söylemek gerekir: siz ciddi bir iş yapmazsanız

çıkardığınız dergi ya da kitap konuşulurken kurulan cümlelerde Kayseri de geçiyor. Yaptığınız işe saygı

gösterin demek anlamsız bu yüzden yaşadığınız şehre saygı gösterin en azından diyebiliriz.

 

*

 

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” ile ilgili birçok yazı okudum. Sağ olsunlar herkes kadının yerini çok iyi

kavramış. Çok şaşırdığım yazılar da okudum. Kadınlar hakkında yazılmış bir yazıda neredeyse “kadın,

otur yerine haddini bil, yemeğini yap çocuğunu doğur!” şeklinde magandaca bir söylemle karşılaştım,

hem de gazete köşelerinde. Ne denir bilmem. Bu tür magandalara neden köşe yazdırılır bilmem.